-
عفو خلقان همچو جو و همچو سیل ** هم بدان دریای خود تازند خیل
- Halkı ırmak gibi, sel gibi affet, yıka, ant, kendi denizine daldır, temizle.
-
عفوها هر شب ازین دلپارهها ** چون کبوتر سوی تو آید شها
- Aflar, her gece şu gönülden çıkar, güvercinler gibi sana uçar, ulaşır.
-
بازشان وقت سحر پران کنی ** تا به شب محبوس این ابدان کنی
- Seher çağı yine onları uçurur, geceye kadar şu bedenlere hapsedersin.
-
پر زنان بار دگر در وقت شام ** میپرند از عشق آن ایوان و بام
- Yine akşam çağı, o sayvanın, o damın aşkı ile kanat çırparak uçarlar.
-
تا که از تن تار وصلت بسکلند ** پیش تو آیند کز تو مقبلند 4180
- Bedenden vuslat ipini kopardılar mı sana senin huzuruna gelirler. Çünkü senden ikbal ve devlete erişmişlerdir.
-
پر زنان آمن ز رجع سرنگون ** در هوا که انا الیه راجعون
- Baş aşağı geri dönmeden emin olarak "Biz, şüphe yok rabbimize dönenleriz" diye havada kanat çırparlar.
-
بانگ میآید تعالوا زان کرم ** بعد از آن رجعت نماند از حرص و غم
- O keremden de "Gelin, yücelin" diye ses gelir, O dönüşten sonra artık o hırs, o keder kalmaz..
-
بس غریبیها کشیدیت از جهان ** قدر من دانسته باشید ای مهان
- Alemde çok gariplikler çektiniz. Ey ulular, kadrini bilin.
-
زیر سایهی این درختم مست ناز ** هین بیندازید پاها را دراز
- Bu ağacın gölgesinde nazla sarhoş olarak ayaklarınızı uzatınız.
-
پایهای پر عنا از راه دین ** بر کنار و دست حوران خالدین 4185
- Din yolunda zahmetler çeken ayaklarınızı ebedî hurilerin kucaklarına, ellerine uzatın.