-
هر که سوی آب میرفت از میان ** او در آتش یافت میشد در زمان
- Kim suya atılıyorsa derhal kendisini ateş içinde buluyordu.
-
هر که سوی راست شد و آب زلال ** سر ز آتش بر زد از سوی شمال
- Kim sağ yana gidiyor, o güzelim suya dalıyorsa sol taraftaki ateş içinden baş göstermedeydi.
-
وانک شد سوی شمال آتشین ** سر برون میکرد از سوی یمین
- Sol yandaki ateşe dalansa sağ yandan çıkmaktaydı.
-
کم کسی بر سر این مضمر زدی ** لاجرم کم کس در آن آتش شدی 430
- Bunun sırrını pek az kişi anlıyor, hasılı o ateşe pek az kişi atlıyordu.
-
جز کسی که بر سرش اقبال ریخت ** کو رها کرد آب و در آتش گریخت
- Ancak başına devlet saçısı saçılan, suyu bırakıp ateşe kaçıyordu.
-
کرده ذوق نقد را معبود خلق ** لاجرم زین لعب مغبون بود خلق
- Halk eldeki hazır zevki mabut edinmiştir. Hulâsa halk, bu oyunu kaybetmiş, bu oyunda zarar girmiştir.
-
جوقجوق وصف صف از حرص و شتاب ** محترز ز آتش گریزان سوی آب
- Bölük, bölük saf, saf hırslarına uyanlar, ateşten çekinmede, suya kaçmada.
-
لاجرم ز آتش برآوردند سر ** اعتبارالاعتبار ای بیخبر
- Fakat suya dalan, ateşten baş göstermede. Ey hakikatten haberi olmayan, ibret al, ibret!
-
بانگ میزد آتش ای گیجان گول ** من نیم آتش منم چشمهی قبول 435
- Ateş, ey bön ahmaklar, ben ateş değilim, makbul bir kaynağım.
-
چشمبندی کردهاند ای بینظر ** در من آی و هیچ مگریز از شرر
- A gözsüzler sizin gözünüzü bağlamışlar. Bana gelin, kıvılcımlarımdan kaçmayın.