-
لیک آمد عصمتی دامنکشان ** وین که لغزیدی بد از بهر نشان
- Fakat benim korumam, eteğini çemreyip geldi de kurtuldun, yalnız bu titreyişin, bu sürçmen, bu sırrı sana bildirmek içindi dedi.
-
عبرتی گیر اندر آن که کن نگاه ** برگ خود عرضه مکن ای کم ز کاه 505
- İbret al da o dağ gibi olan Peygambere bak... Ondan sonra a saman çöpünden aşağı olan adam, hünerini malını arz etme!
-
تفسیر و ان یکاد الذین کفروا لیزلقونک بابصارهم الایه
- ”Az kaldı kafirler, gözleriyle seni yere düşüreceklerdi” ayetinin tefsiri
-
یا رسولالله در آن نادی کسان ** میزنند از چشم بد بر کرکسان
- Ey Allah peygamberi, o mecliste öyle adamlar vardır ki herkesin kuşlarına bile nazar değdirir, onları bile öldürürler.
-
از نظرشان کلهی شیر عرین ** وا شکافد تا کند آن شیر انین
- Nazarlarından kükreyen aslanın bile kellesi yarılır, inlemeye başlar.
-
بر شتر چشم افکند همچون حمام ** وانگهان بفرستد اندر پی غلام
- Güçlü deveye nazarı ile ölüm değdirir, sonra arkasından köleyi,
-
که برو از پیه این اشتر بخر ** بیند اشتر را سقط او راه بر
- Yürü bu devenin yağından satın al diye yollar. Köle deveyi sakatlanmış görür.
-
سر بریده از مرض آن اشتری ** کو بتگ با اسب میکردی مری 510
- Atla beraber koşan o deve sakatlanmış başı kesilmiştir.
-
کز حسد وز چشم بد بیهیچ شک ** سیر و گردش را بگرداند فلک
- Şüphe yok ki hasetle, kötü gözle feleğin dönüşünü, yürüyüşünü bile başka bir tarzda döndürürler.
-
آب پنهانست و دولاب آشکار ** لیک در گردش بود آب اصل کار
- Su gizlidir, fakat dolap meydanda. Fakat su esasen dönüp yürümededir.
-
چشم نیکو شد دوای چشم بد ** چشم بد را لا کند زیر لگد
- Kötü gözün ilacı iyi gözdür. İyi göz, kötü gözü ayağının altına alır, yok eder.