-
لیک مومن ز اعتماد آن حیات ** میکند غارت به مهل و با انات
- Fakat iman sahibi o yaşayışa güvenir, bu yüzden de yavaş yavaş, durup dinlenerek yağma eder.
-
آمنست از فوت و از یاغی که او ** میشناسد قهر شه را بر عدو
- Padişahın düşmanı nasıl kahrettiğini bilir. Bu yüzden fırsatı kaçırmayacağına da emindir, düşmanın gelmeyeceğine de inanmıştır.
-
آمنست از خواجهتاشان دگر ** که بیایندش مزاحم صرفهبر 55
- Başka kapı yoldaşlarının ona çullanmayacağını, onun derip devşirdiğini kapışmayacaklarını bilir, emindir.
-
عدل شه را دید در ضبط حشم ** که نیارد کرد کس بر کس ستم
- Padişahın adaletini bilir, kulların nasıl zaptettiğini , kimsenin kimseye nasıl sitemde bulunmadığını görmüştür.
-
لاجرم نشتابد و ساکن بود ** از فوات حظ خود آمن بود
- Hasılı acele etmez, sakindir, nasibini kaçırmayacağına emindir.
-
بس تانی دارد و صبر و شکیب ** چشمسیر و مثرست و پاکجیب
- Bu yüzden sabreder gözü toktur, eline geçeni başkalarına ihsan eder, yeni yakası temizdir.
-
کین تانی پرتو رحمان بود ** وان شتاب از هزهی شیطان بود
- Çünkü yavaşlık Allah ışığıdır. O çabukluksa şeytanın dürtmesinden meydana gelir.
-
زانک شیطانش بترساند ز فقر ** بارگیر صبر را بکشد به عقر 60
- Zira Şeytan onu yoksulluklarla korkutur, sabır beygirini sinirlenip öldürür.
-
از نبی بشنو که شیطان در وعید ** میکند تهدیدت از فقر شدید
- Kur’an dan duy, Şeytan, seni şiddetli yoksullukla tehdit eder ürkütür.