تاج از آن اوست آن ما کمر ** وای او کز حد خود دارد گذر
Taç onundur, kemer bizim. Vay haddini aşana!
فتنهی تست این پر طاووسیت ** که اشتراکت باید و قدوسیت 535
Bu tavusluk kanadı, sana bir sınamadır. Buna kapıldın mı Allah’ya ortak olmaya, onun gibi noksan sıfatlardan arı olduğunu davaya kalkışırsın.
قصهی آن حکیم کی دید طاوسی را کی پر زیبای خود را میکند به منقار و میانداخت و تن خود را کل و زشت میکرد از تعجب پرسید کی دریغت نمیآید گفت میآید اما پیش من جان از پر عزیزتر است و این پر عدوی جان منست
Hakimin birinin, gagasıyla güzelim kanatlarını yolup atan ve bedenini kel ve çirkin bir hale koyan tavus kuşunu görüp hayretle “Kendine acımıyor musun?” demesi, tavus kuşunun “Acıyorum ama bence can, kanattan daha değerlidir. Bu kanatsa benim can düşmanımdır” diye cevap vermesi
پر خود میکند طاوسی به دشت ** یک حکیمی رفته بود آنجا بگشت
Bir tavus kuşu, ovada kanatlarını yolmaktaydı. Hakimin biri gezmeye çıkmıştı.
گفت طاوسا چنین پر سنی ** بیدریغ از بیخ چون برمیکنی
Onu görüp dedi ki: Ey tavus böyle güzelim kanatları nasıl oluyor da kökünden yolup atıyorsun? Hiç acımıyor musun?
خود دلت چون میدهد تا این حلل ** بر کنی اندازیش اندر وحل
Bu süsü koparıp balçığa atmana gönlün nasıl razı oluyor?
هر پرت را از عزیزی و پسند ** حافظان در طی مصحف مینهند
Hafızlar o tüyleri beğendiklerinden alıp mushafların arasına koyuyorlar.
بهر تحریک هوای سودمند ** از پر تو بادبیزن میکنند 540
Halk, havalanmak için tüylerinden yelpazeler yapıyorlar.
این چه ناشکری و چه بیباکیست ** تو نمیدانی که نقاشش کیست
Bu ne nankörlük bu ne cüret! Bilmiyor musun ki nakkaşın kim?
یا همیدانی و نازی میکنی ** قاصدا قلع طرازی میکنی
Yahut da biliyor da nazlanıyor; mahsustan o süsleri yoluyorsun.
ای بسا نازا که گردد آن گناه ** افکند مر بنده را از چشم شاه
Birçok naz vardır ki suç olur; kulu, padişahın gözünden düşürür.