-
چون بدانی حد خود زین حدگریز ** تا به بیحد در رسی ای خاکبیز 565
- Kendi haddini bilince de artık bu hadden kaç da ey toprak eleyen, hadsiz aleme ulaş.
-
عمر در محمول و در موضوع رفت ** بیبصیرت عمر در مسموع رفت
- Ömrün mahmul ve mevzu derdiyle geçti. Gözün açılmadı, hayatın, duyduğun şeylerle geçip gitti.
-
هر دلیلی بینتیجه و بیاثر ** باطل آمد در نتیجهی خود نگر
- Neticesiz ve tesirsiz olan her delil boş çıktı. Sen kendi neticene bak.
-
جز به مصنوعی ندیدی صانعی ** بر قیاس اقترانی قانعی
- Yapanı ancak yapılan şeylerle görebildin; iktirani kıyas’la kanaat ettin.
-
میفزاید در وسایط فلسفی ** از دلایل باز برعکسش صفی
- Filozof davasında delilleri çoğaltıp durur. Halbuki kalbi temiz Allah kulu, onun aksine delillere bakmaz bile.
-
این گریزد از دلیل و از حجاب ** از پی مدلول سر برده به جیب 570
- Delil ve hicaptan kaçar, delalet edilenin peşine düşer, başını yakasının içine çeker.
-
گر دخان او را دلیل آتشست ** بیدخان ما را در آن آتش خوشست
- Filozofa göre duman, ateşe delildir ama bizce dumansız olarak o ateşe atılmak daha hoştur.
-
خاصه این آتش که از قرب ولا ** از دخان نزدیکتر آمد به ما
- Hele yakılıktan, sevgiden meydana gelen şu ateş yok mu? O, bize dumandan daha yakındır.
-
پس سیهکاری بود رفتن ز جان ** بهر تخییلات جان سوی دخان
- Hasılı cana ariz olan hayallere kapılıp dumana koşmak ve bu yüzden candan olmak, pek kötü bir iştir, pek bahtsızlıktır.
-
در بیان قول رسول علیهالسلام لا رهبانیة فیالاسلام
- Peygamber Aleyhisselam’ın “Müslümanlıkta papazlık yoktur” hadisi
-
بر مکن پر را و دل بر کن ازو ** زانک شرط این جهاد آمد عدو
- Kanadını yolma, onun sevgisini gönlünden sök, çıkar. Çünkü, savaşmak için düşmanın bulunması şarttır.