-
چون ندید او عمر عبدالعزیز ** پیش او عادل بود حجاج نیز
- Abdülaziz oğlu Ömer’i görmediğinden Haccac onca adalet sahibidir.
-
چون ندید او مار موسی را ثبات ** در حبال سحر پندارد حیات
- O, Musa’nın ejderhasını görmemiştir de büyücülerin iplerinde can var sanır.
-
مرغ کو ناخورده است آب زلال ** اندر آب شور دارد پر و بال
- Arı duru suyu içmeyen kuş, kara su içinde kanat çırpıp durur.
-
جز به ضد ضد را همی نتوان شناخت ** چون ببیند زخم بشناسد نواخت
- Zıt olmadıkça zıttı tanınamaz. Yara görülünce onulmaya başlanır.
-
لاجرم دنیا مقدم آمدست ** تا بدانی قدر اقلیم الست 600
- Hasılı Elest ikliminin kadrini bilesin diye dünya, önce gelmiştir.
-
چون ازینجا وا رهی آنجا روی ** در شکرخانهی ابد شاکر شوی
- Fakat buradan kurtulup oraya vardın mı ebed şeker hanesinde şükreder durursun.
-
گویی آنجا خاک را میبیختم ** زین جهان پاک میبگریختم
- Dersin ki: Sanki orada toprak elemişim. Bu tertemiz alemden kaçıp duruyormuşum.
-
ای دریغا پیش ازین بودیم اجل ** تا عذابم کم بدی اندر وجل
- Keşke bundan önce ölseydim de o balçıkta çektiklerim, daha az olsaydı.
-
در تفسیر قول رسول علیهالسلام ما مات من مات الا و تمنی ان یموت قبل ما مات ان کان برا لیکون الی وصول البر اعجل و ان کان فاجرا لیقل فجوره
- Rasul aleyhisselam’ın “Ölümünü ölmeden önce istiyen ölmemiş sayılır. İyiyse iyiliğe ulaşmaya acele eder, kötüyse kötülüğünün azalmasını diler” hadisinin tefsiri
-
زین بفرمودست آن آگه رسول ** که هر آنک مرد و کرد از تن نزول
- İşte onun için o her şeyi bilen peygamber, “Kim ölür bedenini terk ederse,
-
نبود او را حسرت نقلان و موت ** لیک باشد حسرت تقصیر و فوت 605
- Öldüğünden, göçtüğünden dolayı hasrete düşmez. Ancak taksiratından, fırsatı fevt ettiğinden hasrete düşer.