-
هین گریز از جوق اکال غلیظ ** سوی او که گفت ما ایمت حفیظ
- Kendine gel de o kaba ve haşin yiyiciler bölüğünden kaç. “Seni biz koruruz” diyen Tanrı’ya sığın.
-
یا به سوی آن که او آن حفظ یافت ** گر نتانی سوی آن حافظ شتافت 735
- Yahut da o koruyucuya koşup kurtulmak elinden gelmiyorsa o koruma sıfatını kazanan kişiye kaç.
-
دست را مسپار جز در دست پیر ** حق شدست آن دست او را دستگیر
- Elini pirden başkasına verme. Pirin elini tutan Tanrı’dır.
-
پیر عقلت کودکی خو کرده است ** از جوار نفس که اندر پرده است
- Senin kocalmış aklın, çocukluğu huy edinmiştir, nefis civarında bu huyu kazanmıştır. O, perde altındadır.
-
عقل کامل را قرین کن با خرد ** تا که باز آید خرد زان خوی بد
- Kamil bir aklı, aklına arkadaş et de aklın, o kötü huydan vazgeçsin.
-
چونک دست خود به دست او نهی ** پس ز دست آکلان بیرون جهی
- Elini onun eline verdin mi yiyicilerin elinden kurtulursun.
-
دست تو از اهل آن بیعت شود ** که یدالله فوق ایدیهم بود 740
- Tanrı, “Tanrı eli onların ellerinin üstündedir” dedi ya, işte senin elin de o biat ehlinin eli olur.
-
چون بدادی دست خود در دست پیر ** پیر حکمت که علیمست و خطیر
- Elini pirin eline verdin, o her şeyi bilen ulu pire uydun mu, kurtuldun demektir.
-
کو نبی وقت خویشست ای مرید ** تا ازو نور نبی آید پدید
- Çünkü o, ey mürit, vaktinin peygamberidir... Peygamberin nuru ondan zuhur eder.
-
در حدیبیه شدی حاضر بدین ** وآن صحابهی بیعتی را همقرین
- Ona uydun, onun elini tuttun mu Hudeybiye’de bulunup Peygambere biat eden sahabeden olursun.