-
مصطفی بردش چو وا ماند از همه ** هفت بز بد شیرده اندر رمه
- Öyle iriydi ki kimse onu götürmeye cesaret edemedi. Kadehteki posa ve tortu gibi o da mescitte kalakaldı.
-
که مقیم خانه بودندی بزان ** بهر دوشیدن برای وقت خوان
- O herkesten arda kalınca Mustafa, alıp götürdü. Sürüde yedi tane süt verir keçi vardı.
-
نان و آش و شیر آن هر هفت بز ** خورد آن بوقحط عوج ابن غز
- Keçiler yemek zamanı, sağılmak üzere eve gelmişlerdi. O kıtlık babası Oğuz oğlu Uc, ekmeği de yedi, yemeği de. O yedi keçinin sütünü de sildi süpürdü.
-
جمله اهل بیت خشمآلو شدند ** که همه در شیر بز طامع بدند
- Ev halkı, hep o keçilerin sütünü umuyordu. Bu yüzden hepsi de kızdılar.
-
معده طبلیخوار همچون طبل کرد ** قسم هژده آدمی تنها بخورد 80
- O bedavacı herif, midesini davula çevirdi, yalnız başına on sekiz adamın yiyeceğini yedi bitirdi.
-
وقت خفتن رفت و در حجره نشست ** پس کنیزک از غضب در را ببست
- Yatacağı zaman odaya girdi. Halayık da kızgınlıkla kapıyı kapadı.
-
از برون زنجیر در را در فکند ** که ازو بد خشمگین و دردمند
- Dışarıdan zincirini sürdü, bağladı. Ona pek kızmış ondan pek dertlenmişti.
-
گبر را در نیمشب یا صبحدم ** چون تقاضا آمد و درد شکم
- Kafirin gece yarısı, yahut sabah vakti aptesi geldi, karnı guruldamaya başladı.
-
از فراش خویش سوی در شتافت ** دست بر در چون نهاد او بسته یافت
- Yatağından kalkıp kapıya koştu, elini atınca kapıyı kapalı buldu.
-
در گشادن حیله کرد آن حیلهساز ** نوع نوع و خود نشد آن بند باز 85
- O hileci herif kapıyı açmak için türlü türlü hilelere başvurduysa da kapıyı açamadı.