وآنک چون سگ ز اصل کهدانی بود ** کی مرورا حرص سلطانی بود
Köpek gibi bayağı olan kişide padişahlık hırsı ne gezer.
توبه او جوید که کردست او گناه ** آه او گوید که گم کردست راه
Suçu olan tövbe eder. Yolu kaybeden kişi ah eder.
قصهی محبوس شدن آن آهوبچه در آخر خران و طعنهی آن خران ببر آن غریب گاه به جنگ و گاه به تسخر و مبتلی گشتن او به کاه خشک کی غذای او نیست و این صفت بندهی خاص خداست میان اهل دنیا و اهل هوا و شهوت کی الاسلام بدا غریبا و سیعود غریبا فطوبی للغرباء صدق رسول الله
Ceylan yavrusunun eşekler ahırına düşüp mahpus olması , eşeklerin o gariple gah savaşarak gah alay ederek eğlenmeleri, gıdası olmayan kuru ot yemeye mecbur oluşu… Bu, Tanrı’nın has kulunun sıfatıdır, o da dünya, hava ve heves ve şehvet ehli arasında bu hale düşmüştür.”İslam garip başlar garip biter. Ne mutlu gariplere” denmiştir. Tanrı Peygamberi doğru söylemiştir.
آهوی را کرد صیادی شکار ** اندر آخر کردش آن بیزینهار
Avcının biri, bir ceylan tuttu. O merhametsiz herif, ceylanı ahıra kapattı.
آخری را پر ز گاوان و خران ** حبس آهو کرد چون استمگران
Ahır, öküzlerle, eşeklerle doluydu. O herif de ceylanı, zalimler gibi bu ahıra hapsetti.
آهو از وحشت به هر سو میگریخت ** او به پیش آن خران شب کاه ریخت 835
Ceylan, ürkekliğinden her yana kaçmakta idi. Avcı, geceleyin eşeklere saman veriyordu.
از مجاعت و اشتها هر گاو و خر ** کاه را میخورد خوشتر از شکر
Her öküz, her eşek, açlığından samanı şeker gibi yiyor, şekerden de hoş buluyordu.
گاه آهو میرمید از سو به سو ** گه ز دود و گرد که میتافت رو
Ceylan, gah bir yandan bir yana kaçıyor, gah tozdan, dumandan yüzünü çeviriyordu.
هرکرا با ضد خود بگذاشتند ** آن عقوبت را چو مرگ انگاشتند
Kimi, zıddı ile bir araya koyarlarsa onu, ölüm azabına uğratmış olurlar.
تا سلیمان گفت که آن هدهد اگر ** هجر را عذری نگوید معتبر
Süleyman da Hüthüt, gitmeye mecbur olduğuna dair kabul edilebilecek bir özür getirmezse,
بکشمش یا خود دهم او را عذاب ** یک عذاب سخت بیرون از حساب 840
Ya onu öldürürüm yahut da sayıya gelmez bir azaba uğratırım demişti.