English    Türkçe    فارسی   

5
844-853

  • او بمانده در میانشان زارزار  ** هم‌چو بوبکری به شهر سبزوار 
  • İşte can kuşu da, Sebzvar şehrindeki Ebubekir gibi onların arasında zari, zari ağlayıp inleyerek kalakalmıştır.
  • حکایت محمد خوارزمشاه کی شهر سبزوار کی همه رافضی باشند به جنگ بگرفت اما جان خواستند گفت آنگه امان دهم کی ازین شهر پیش من به هدیه ابوبکر نامی بیارید 
  • Muhammed Harzemşah’ın halkı tamamiyle Rafızi olan Sebzvarı savaşla alması, şehirlilerin aman dilemeleri, padişahın bu şehirden bana Ebubekir adlı birisini armağan verirseniz canınızı bağışlarım demesi
  • شد محمد الپ الغ خوارزمشاه  ** در قتال سبزوار پر پناه  845
  • Muhammet Alp Ulug Harzemşah, tamamı ile mahvolmuş Sebzvar’lılarla savaşa gitmişti.
  • تنگشان آورد لشکرهای او  ** اسپهش افتاد در قتل عدو 
  • Askerlerini sıkıştırdı. Ordusu, düşmanları öldürmeye koyuldu.
  • سجده آوردند پیشش کالامان  ** حلقه‌مان در گوش کن وا بخش جان 
  • Şehirliler aman diye huzuruna gelip secde ettiler. Kulağımıza küpe tak, bizi kul et, tek canımızı bağışla.
  • هر خراج و صلتی که بایدت  ** آن ز ما هر موسمی افزایدت 
  • Sana lazım olan her vergiyi her hediyeyi verelim, onu her yıl çoğaltalım.
  • جان ما آن توست ای شیرخو  ** پیش ما چندی امانت باش گو 
  • Ey aslan huylu canımız senin,bir zamancağız onu bize emanet bırak dediler.
  • گفت نرهانید از من جان خویش  ** تا نیاریدم ابوبکری به پیش  850
  • Padişah bana Ebubekir adlı birisini getirmezseniz canınızı kurtaramazsınız.
  • تا مرا بوبکر نام از شهرتان  ** هدیه نارید ای رمیده امتان 
  • Şehrinizden Ebubekir adlı birini bana armağan olarak sunmazsanız,
  • بدرومتان هم‌چو کشت ای قوم دون  ** نه خراج استانم و نه هم فسون 
  • Size kötülük eder, sizi ekin gibi keser biçerim. Ne vergi alırım, ne afsun dinlerim dedi.
  • بس جوال زر کشیدندش به راه  ** کز چنین شهری ابوبکری مخواه 
  • Yoluna altın dolu bir çuval getirip, bu şehirden Ebubekir adlı birini isteme.