-
گفت آوه بعد هستی نیستی ** گفت جرمت این که افزون زیستی
- Eyvah, varlıktan sonra yokluğa düştüm. Tanrı dedi ki: Cürmün şu: Fazla yaşadın.
-
جبرئیلش میکشاند مو کشان ** که برو زین خلد و از جوق خوشان
- Cebrail, onu perçeminden tutup güzeller bölüğünden ve şu cennetten çık dedi.
-
گفت بعد از عز این اذلال چیست ** گفت آن دادست و اینت داوریست 965
- Adem yücelikten sonra bu aşağılık nedir? dedi. Cebrail dedi ki: O lütuftu bu da kahır.
-
جبرئیلا سجده میکردی به جان ** چون کنون میرانیم تو از جنان
- Adem, ey Cebrail dedi, canla, gönülle secde etmiştin. Şimdi nasıl beni cennetlerden sürüyorsun?
-
حله میپرد ز من در امتحان ** همچو برگ از نخ در فصل خزان
- Güz mevsiminde ağaçların yaprakları nasıl dökülürse benden de bir sınama yüzünden şu güzelim elbiseler uçmakta.
-
آن رخی که تاب او بد ماهوار ** شد به پیری همچو پشت سوسمار
- Parıltısı aya benzeyen yüz, ihtiyarlıkta kertenkele sırtına döner.
-
وان سر و فرق گش شعشع شده ** وقت پیری ناخوش و اصلع شده
- Parıl,parıl parlayan o saç, o baş, ihtiyarlık çağında berbat bir hale gelir, tepedeki saçlar dökülür, insan kele benzer.
-
وان قد صف در نازان چون سنان ** گشته در پیری دو تا همچون کمان 970
- O naz ve edalarla salınan ve mızrak gibi dümdüz olan boy, kocalıkta bükülür, yay gibi iki kat olur.
-
رنگ لاله گشته رنگ زعفران ** زور شیرش گشته چون زهرهی زنان
- Lale rengindeki yüz safrana benzer. Aslan gibi kuvvetliyken gücü, kuvveti kesilir, gibi takatsiz bir hale gelir.
-
آنک مردی در بغل کردی به فن ** میبگیرندش بغل وقت شدن
- Güreşte hileyle bir pehlivanı koltuğuna alıp yere yıkarken şimdi yol yürümek üzere onu koltuklarlar, onun koltuğuna girerler.