-
مستمع او قایل او بیاحتجاب ** زانک الاذنان من الراس ای مثاب
- Perdesiz olarak duyan da odur söyleyen de. Çünkü “Kulaklar baştan sayılır.”
-
گفت رحمت گر همیآید برو ** زر بده بستانش ای اکرامخو 1025
- Kâfir dedi ki: Ey ikramcı adam, eğer acıyorsan para ver, al onu. G
-
از منش وا خر چو میسوزد دلت ** بیمنت حل نگردد مشکلت
- önlün yanıyorsa onu benden satın al. Müşkülün parasız hallolmaz.
-
گفت صد خدمت کنم پانصد سجود ** بندهای دارم تن اسپید و جهود
- Ebubekir, yüzlerce hizmette bulunur, Allah’ya karşı da beş yüz kere şükür secdesine kapanırım. Güzel bir kulum var, fakat kâfir.
-
تن سپید و دل سیاهستش بگیر ** در عوض ده تن سیاه و دل منیر
- Vücudu beyaz ama gönlü kara, gönlü nurlu kulu ver bana.
-
پس فرستاد و بیاورد آن همام ** بود الحق سخت زیبا آن غلام
- Birisini gönderip kölesini getirtti, hakikatten o köle pek güzeldi.
-
آنچنان که ماند حیران آن جهود ** آن دل چون سنگش از جا رفت زود 1030
- Bir derece ki o kâfir, hayran oldu, taşa benzeyen yüreği âdeta yerinden oynadı.
-
حالت صورتپرستان این بود ** سنگشان از صورتی مومین بود
- Surete tapanların hali budur. Taş gibi yürekleri, bir suret gördüler mi mum gibi erir.
-
باز کرد استیزه و راضی نشد ** که برین افزون بده بیهیچ بد
- Fakat yine dayandı, inat etti, bu hiçbir şey değil, bundan başka daha para vermelisin dedi.
-
یک نصاب نقره هم بر وی فزود ** تا که راضی گشت حرص آن جهود
- Ebubekir, o kâfirin, hırsı yatışıncaya, gönlü razı oluncaya kadar da para verip Bilâl’i satın aldı.
-
خندیدن جهود و پنداشتن کی صدیق مغبونست درین عقد
- Bu alışverişte Sıddıyk aldandı sanarak kâfir gülmeye koyuldu