-
گفت آن را من نخواهم گفت چون ** گفت او واپسروست و بس حرون
- Adam, ben onu istemem deyince neden dedi. Adam dedi ki: Pek huylu geri geri gidiyor.
-
سخت پس پس میرود او سوی بن ** گفت دمش را به سوی خانه کن 1120
- Boyuna gerisin geri gitmede. Bey dedi ki: Sen de kuyruğunu eve çevir!
-
دم این استور نفست شهوتست ** زین سبب پس پس رود آن خودپرست
- Senin nefis atının kuyruğu da şehvettir. Bu sebepten, o kendisine tapan, geri geri gider.
-
شهوت او را که دم آمد ز بن ** ای مبدل شهوت عقبیش کن
- Şehvet, sana aslından kuyruk olduysa o şehveti çek çevir, ahirete şehvetlen.
-
چون ببندی شهوتش را از رغیف ** سر کند آن شهوت از عقل شریف
- Şehvetini yemeden içmeden kestin mi, şehvet yüce akıl cihetine düşer, oradan baş gösterir.
-
همچو شاخی که ببری از درخت ** سر کند قوت ز شاخ نیکبخت
- Hani bir ağacın kötü dallarını budarsın da iyi dallarından dal budak verir, o dallar kuvvetlenir ya.
-
چونک کردی دم او را آن طرف ** گر رود پس پس رود تا مکتنف 1125
- Kuyruğunu o tarafa çevirdin mi geri geri gitse bile sığınılacak yere kadar varır, dayanır.
-
حبذا اسپان رام پیشرو ** نه سپسرو نه حرونی را گرو
- Ne mutludur binicisine râm olan ve doğru giden atlar. Onlar, ne geri giderler, ne huysuzluk ederler.
-
گرمرو چون جسم موسی کلیم ** تا به بحرینش چو پهنای گلیم
- Allah Kelim’i Musa gibi hızlı hızlı gider, bir kilim gibi Bahreyn’e kadar varır, yayılır.
-
هست هفصدساله راه آن حقب ** که بکرد او عزم در سیران حب
- Musa’nın gittiği yol, tam yedi yüz yıllık yoldu, o sevda ile bu kadar uzun yolu aştı.