-
هر ستاره خانه دارد در علا ** هیچ خانه در نگنجد نجم ما 115
- Her yıldızın yücelerde bir evi vardır ama bizim yıldızımız, hiçbir eve sığmaz.
-
جای سوز اندر مکان کی در رود ** نور نامحدود را حد کی بود
- Yeri, yurdu yakan şey, nasıl olur da mekâna sığar? Haddi olmayan nur, nasıl olur da hadde girer?
-
لیک تمثیلی و تصویری کنند ** تا که در یابد ضعیفی عشقمند
- Fakat sevdalı ve bir zayıf kişi anlasın diye bir örnek verir, bir suretle tasvir ederler.
-
مثل نبود لیک باشد آن مثال ** تا کند عقل مجمد را گسیل
- O şey, örnektir, onun misli değil. Bu örneği de donmuş kalmış akıl, bunu anlasın diye getirirler.
-
عقل سر تیزست لیکن پای سست ** زانک دل ویران شدست و تن درست
- Akıl keskindir ama ayağı gevşektir. Çünkü gönlü yıkıktır, bedeni sağlam.
-
عقلشان در نقل دنیا پیچ پیچ ** فکرشان در ترک شهوت هیچ هیچ 120
- Bu çeşit aklı olanların akılları, neye takılırsa sımsıkı takılır ama şehveti bırakmayı hiç mi hiç düşünmezler.
-
صدرشان در وقت دعوی همچو شرق ** صبرشان در وقت تقوی همچو برق
- Dâva zamanı göğüsleri doğuya benzer, fakat takva zamanı sabırları, âdeta bir şimşektir.
-
عالمی اندر هنرها خودنما ** همچو عالم بیوفا وقت وفا
- Her biri hünerlerle kendini gösterir, âlim geçinir. Fakat vefa vaktinde âlem gibi vefasızdır.
-
وقت خودبینی نگنجد در جهان ** در گلو و معده گم گشته چو نان
- Kendini görme zamanında cihana sığmaz, fakat ekmek gibi boğazda, mide de kaybolur gider.
-
این همه اوصافشان نیکو شود ** بد نماند چونک نیکوجو شود
- Fakat yine de bütün bu vasıflar iyidir... İyilik aradı mı insanda kötü şey kalmaz ki.