English    Türkçe    فارسی   

6
1156-1165

  • در پی خورشید وحی آن مه دوان  ** وآن صحابه در پیش چون اختران 
  • O ay, vahiy güneşinin ardına düşmüş, sahabe de yıldızlar gibi onun ardınca gitmedeydi.
  • ماه می‌گوید که اصحابی نجوم  ** للسری قدوه و للطاغی رجوم 
  • Ay “Sahabem yıldızlara benzer. İyilere, doğru yolu gösterirler, azgınları taşlarlar” diyordu.
  • میر را گفتند که آن سلطان رسید  ** او ز شادی بی‌دل و جان برجهید 
  • Beye, o padişah geldi dediler. Neşesinden çılgın bir halde yerinden sıçradı.
  • برگمان آن ز شادی زد دو دست  ** کان شهنشه بهر او میر آمدست 
  • O padişahlar padişahını, kendisi için gelmiş sanıp sevinçten ellerini çırptı.
  • چون فرو آمد ز غرفه آن امیر  ** جان همی‌افشاند پامزد بشیر  1160
  • Aşağıya inip muştucuya canlar saçıyordu âdeta.
  • پس زمین‌بوس و سلام آورد او  ** کرد رخ را از طرب چون ورد او 
  • Yeri öptü, selâm verdi. Yüzü, sevincinden gül gibi kızarmıştı.
  • گفت بسم‌الله مشرف کن وطن  ** تا که فردوسی شود این انجمن 
  • Buyurun, dedi, yurdumuzu şereflendirin de burası cennete dönsün.
  • تا فزاید قصر من بر آسمان  ** که بدیدم قطب دوران زمان 
  • Evim, gökyüzünden üstün olsun, çünkü zamanın kutbunu gördüm.
  • گفتش از بهر عتاب آن محترم  ** من برای دیدن تو نامدم 
  • O hürmete değer sultan, onu azarlar gibi dedi ki: Ben seni görmeye gelmedim.
  • گفت روحم آن تو خود روح چیست  ** هین بفرما کین تجشم بهر کیست  1165
  • Bey; ruhum sana feda olsun, dedi, hattâ ruh da nedir ki? Lütuf et, bu geliş kimin için? Söyle.