-
رفت پیغامبر به رغبت بهر او ** اندر آخر وآمد اندر جست و جو
- Peygamber, Hilâl’i görmek üzere ahıra girdi araştırmaya başladı.
-
بود آخر مظلم و زشت و پلید ** وین همه برخاست چون الفت رسید
- Ahır karanlık, pis ve berbattı. Fakat ülfet zamanı gelip çatınca bu kötülüklerin hepsi ortadan kalktı.
-
بوی پیغامبر ببرد آن شیر نر ** همچنانک بوی یوسف را پدر 1175
- O erkek aslan, Yusuf’un kokusunu alan Yakup gibi Peygamberin kokusunu aldı.
-
موجب ایمان نباشد معجزات ** بوی جنسیت کند جذب صفات
- Mucizeler, imana sebep olmaz, sıfatları çeken cinsiyet kokusudur.
-
معجزات از بهر قهر دشمنست ** بوی جنسیت پی دل بردنست
- Mucizeler, düşmanı kahretmek içindir. Halbuki cinsiyet kokusu, gönül almaya insanı âşık etmeye sebep olur.
-
قهر گردد دشمن اما دوست نی ** دوست کی گردد ببسته گردنی
- Mucizeler, düşmanı kahreder ama dostu değil. Hiç dostun boynu bağlanır mı?
-
اندر آمد او ز خواب از بوی او ** گفت سرگیندان درون زین گونه بو
- Hilâl uykudayken Peygamberin kokusunu aldı, bu gübrelik içindeki şu güzel koku nedir ki? dedi.
-
از میان پای استوران بدید ** دامن پاک رسول بیندید 1180
- Derken atların, katırların ayakları arasında o eşi olmayan Peygamberin tertemiz eteğini gördü.
-
پس ز کنج آخر آمد غژغژان ** روی بر پایش نهاد آن پهلوان
- Sürüne sürüne ahırın bucağından gelip o erin ayağına yüzünü, gözünü sürdü.
-
پس پیمبر روی بر رویش نهاد ** بر سر و بر چشم و رویش بوسه داد
- Peygamber, yüzünü yüzüne sürdü. Başını, yüzünü, gözünü öptü.