-
گفت از بانگ و علالای سگان ** هیچ واگردد ز راهی کاروان
- Köpeklerin havlaması ile kervan, hiç yolundan kalır mı?
-
یا شب مهتاب از غوغای سگ ** سست گردد بدر را در سیر تگ
- Ay ışığı olan gecede dolunay, köpeklerin havlaması ile yürüyüşünü ağırlaştırır mı, dedi.
-
مه فشاند نور و سگ عو عو کند ** هر کسی بر خلقت خود میتند
- Ay, ışığını saçar, köpek de havlar durur. Herkes, yaradılışına göre bir hizmette bulunur.
-
هر کسی را خدمتی داده قضا ** در خور آن گوهرش در ابتلا 15
- Takdir herkese bir hizmet vermiş, herkesi bir işe lâyık görüp iptilâya salmıştır.
-
چونک نگذارد سگ آن نعرهی سقم ** من مهم سیران خود را چون هلم
- Ay der ki: Köpek, o pis sesini bırakmıyorsa ben ayım, gidişimi nasıl bırakırım ki?
-
چونک سرکه سرکگی افزون کند ** پس شکر را واجب افزونی بود
- Sirke, sirkeliğini artırdıkça şekerin artması gerek.
-
قهر سرکه لطف همچون انگبین ** کین دو باشد رکن هر اسکنجبین
- Kahır, sirkedir, lütuf da bala benzer. Sirkengübinin temeli, bu ikisidir.
-
انگبین گر پای کم آرد ز خل ** آیند آن اسکنجبین اندر خلل
- Bal, sirkeden az oldu mu sirkengübin, iyi olmaz.
-
قوم بر وی سرکهها میریختند ** نوح را دریا فزون میریخت قند 20
- Nuh’un kavmi de, ona sirke döküp duruyorlardı, fakat Allah’nın lütuf ve ihsan denizi ona daha fazla şeker dökmekteydi.
-
قند او را بد مدد از بحر جود ** پس ز سرکهی اهل عالم میفزود
- Onun şekerine cömertlik denizinden yardım edilmekte idi de o yüzden âlem halkının sirkesinden fazlaydı onun şekeri.