-
آن یکی رنجور شد سوی طبیب ** گفت نبضم را فرو بین ای لبیب
- Birisi hastalandı. Hekime gidip dedi ki: Nabzımı ele al da,
-
که ز نبض آگه شوی بر حال دل ** که رگ دستست با دل متصل
- İçimdeki derdi anla. Çünkü nabızdaki damar, kalbe ulaşır.
-
چونک دل غیبست خواهی زو مثال ** زو بجو که با دلستش اتصال 1295
- Kalp görünmez, kayıptır. Onun hali, nabızdan anlaşılır, çünkü nabızla ilişiği vardır.
-
باد پنهانست از چشم ای امین ** در غبار و جنبش برگش ببین
- Ey emin kişi, yel de gizlidir; kopardığı tozdan, uçurduğu yapraklardan anlaşılır.
-
کز یمینست او وزان یا از شمال ** جنبش برگت بگوید وصف حال
- Sağdan mı esiyor, soldan mı? Onu sana yaprakların hareketi söyler.
-
مستی دل را نمیدانی که کو ** وصف او از نرگس مخمور جو
- Gönül sarhoşluğu nerededir? Görmezsin. Onu nergise benzeyen mahmur gözlerde ara.
-
چون ز ذات حق بعیدی وصف ذات ** باز دانی از رسول و معجزات
- Allahnın zatından da uzak olduğun için onu peygamberlerle mucizelerden bile bilirsin.
-
معجزاتی و کراماتی خفی ** بر زند بر دل ز پیران صفی 1300
- Gizli olan mucize ve kerametler, temiz pirlerden gönüllere akseder.
-
که درونشان صد قیامت نقد هست ** کمترین آنک شود همسایه مست
- Onların gönüllerinde yüzlerce hazır kıyamet vardır... En aşağısı şudur: Komşuları sarhoş olur.
-
پس جلیس الله گشت آن نیکبخت ** کو به پهلوی سعیدی برد رخت
- Kutlu bir kişinin yanına göçen talihli, Allah ile düşüp kalkıyor demektir.