-
گر سعیدی از مناره اوفتید ** بادش اندر جامه افتاد و رهید
- Kutlu bir adam, minareden düşse elbisesine rüzgâr dolar, onu yere yavaş indirir, kurtulur.
-
چون یقینت نیست آن بخت ای حسن ** تو چرا بر باد دادی خویشتن 1350
- Ey güzel adam, o bahta inanmıyorsan neden kendini yele veriyorsun ya?
-
زین مناره صد هزاران همچو عاد ** در فتادند و سر و سر باد داد
- Bu minareden Âd gibi yüz binlercesi tepesi üstüne düştü, başlarını da yele verdiler, canlarını da.
-
سرنگون افتادگان را زین منار ** مینگر تو صد هزار اندر هزار
- Bu minareden tepesi üstüne düşen milyonlarca kişiye bak.
-
تو رسنبازی نمیدانی یقین ** شکر پاها گوی و میرو بر زمین
- İp üstünde oynamayı bilmiyorsan ayaklarına şükret, yeryüzünde yürü.
-
پر مساز از کاغذ و از که مپر ** که در آن سودا بسی رفتست سر
- Kendine kâğıttan kanat yapıp dağdan uçmaya kalkışma. Bu sevdada niceler başından oldu.
-
گرچه آن صوفی پر آتش شد ز خشم ** لیک او بر عاقبت انداخت چشم 1355
- O sofi, kızgınlıktan ateşlendi, ateşe döndü ama işin sonuna göz attı.
-
اول صف بر کسی ماندم به کام ** کو نگیرد دانه بیند بند دام
- Taneyi almayan ve tuzağı gören kişi, ilk saftan adım atar atmaz durur, ileri gitmez.
-
حبذا دو چشم پایان بین راد ** که نگه دارند تن را از فساد
- İşin sonunu gören gözlere ne mutlu. Onlar, bedenin bozulup çürüyüşünü görürler.
-
آن ز پایاندید احمد بود کو ** دید دوزخ را همینجا مو به مو
- Ahmed’in gözü de onu görmüş, cehennemi buradayken kıldan kıla seyretmişti.