English    Türkçe    فارسی   

6
1465-1474

  • در میان این دو فرقی بی‌شمار  ** سرمه جو والله اعلم بالسرار  1465
  • Bu ikisinin arasında sayıya sığmaz fark var.Gizli şeyleri Allah bilir ama gözüne bir sürme ara.
  • چون شنیدی شرح بحر نیستی  ** کوش دایم تا برین بحر ایستی 
  • Yokluk denizini anlattık, duydun ya. Çalış da daima bu denizde ol.
  • چونک اصل کارگاه آن نیستیست  ** که خلا و بی‌نشانست و تهیست 
  • Çünkü tezgâhın aslı yokluk âlemidir;orada hiçbir şey yoktur, bomboştur, oranın nişanesi bulunmaz.
  • جمله استادان پی اظهار کار  ** نیستی جویند و جای انکسار 
  • Bütün ustalar, işlerini göstermek için yokluğu ve sınıklık yurdunu ararlar.
  • لاجرم استاد استادان صمد  ** کارگاهش نیستی و لا بود 
  • Ustaların ustası Allah’nın da tezgâhı yokluktur.
  • هر کجا این نیستی افزون‌ترست  ** کار حق و کارگاهش آن سرست  1470
  • Nerde yokluk fazlaysa orası Allah tezgâhıdır, Allah işi oradadır.
  • نیستی چون هست بالایین طبق  ** بر همه بردند درویشان سبق 
  • Yokluk , en yüksek derece olduğundan yoksullar, oraya vardılar, ödülü aldılar.
  • خاصه درویشی که شد بی جسم و مال  ** کار فقر جسم دارد نه سال 
  • Hele bedenini, malını yok etmiş derviş, hepsinden ileridir. Fakat iş beden yokluğundadır, dilencilikte değil.
  • سایل آن باشد که مال او گداخت  ** قانع آن باشد که جسم خویش باخت 
  • Dilenci, malı bitmiş kişidir; kanaat sahibi ise, bedenine kıyan kişi.
  • پس ز درد اکنون شکایت بر مدار  ** کوست سوی نیست اسپی راهوار 
  • Artık dertten şikâyet etme. Çünkü dert , insanı yokluğa sürüp götüren rahvan bir attır.