-
در میان این دو فرقی بیشمار ** سرمه جو والله اعلم بالسرار 1465
- Bu ikisinin arasında sayıya sığmaz fark var.Gizli şeyleri Allah bilir ama gözüne bir sürme ara.
-
چون شنیدی شرح بحر نیستی ** کوش دایم تا برین بحر ایستی
- Yokluk denizini anlattık, duydun ya. Çalış da daima bu denizde ol.
-
چونک اصل کارگاه آن نیستیست ** که خلا و بینشانست و تهیست
- Çünkü tezgâhın aslı yokluk âlemidir;orada hiçbir şey yoktur, bomboştur, oranın nişanesi bulunmaz.
-
جمله استادان پی اظهار کار ** نیستی جویند و جای انکسار
- Bütün ustalar, işlerini göstermek için yokluğu ve sınıklık yurdunu ararlar.
-
لاجرم استاد استادان صمد ** کارگاهش نیستی و لا بود
- Ustaların ustası Allah’nın da tezgâhı yokluktur.
-
هر کجا این نیستی افزونترست ** کار حق و کارگاهش آن سرست 1470
- Nerde yokluk fazlaysa orası Allah tezgâhıdır, Allah işi oradadır.
-
نیستی چون هست بالایین طبق ** بر همه بردند درویشان سبق
- Yokluk , en yüksek derece olduğundan yoksullar, oraya vardılar, ödülü aldılar.
-
خاصه درویشی که شد بی جسم و مال ** کار فقر جسم دارد نه سال
- Hele bedenini, malını yok etmiş derviş, hepsinden ileridir. Fakat iş beden yokluğundadır, dilencilikte değil.
-
سایل آن باشد که مال او گداخت ** قانع آن باشد که جسم خویش باخت
- Dilenci, malı bitmiş kişidir; kanaat sahibi ise, bedenine kıyan kişi.
-
پس ز درد اکنون شکایت بر مدار ** کوست سوی نیست اسپی راهوار
- Artık dertten şikâyet etme. Çünkü dert , insanı yokluğa sürüp götüren rahvan bir attır.