-
آن قسم بر جسم احمد راند حق ** آنچ فرمودست کلا والشفق
- Allah “Güneş battıktan sonra batıda beliren kızıllığa and olsun” dediği zaman Ahmed’in cismine yemin etmiştir.
-
مور بر دانه چرا لرزان بدی ** گر از آن یک دانه خرمندان بدی 1500
- Karınca, bir tanecik buğdayı görüp harmanı anlasaydı hiç o bir tane buğdayın üstüne titrer miydi?
-
بر سر حرف آ که صوفی بیدلست ** در مکافات جفا مستعجلست
- Sen yine sözüne gel, sofi sabırsız. Yediği sillenin cezasını acele istemekte.
-
ای تو کرده ظلمها چون خوشدلی ** از تقاضای مکافی غافلی
- Ey zulümler eden, nasıl oluyor da gönlün hoş, yaptığını çekmeyeceksin mi sanıyorsun da gafil oluyorsun?
-
یا فراموشت شدست از کردههات ** که فرو آویخت غفلت پردههات
- Yoksa yaptıklarını unuttun mu ki gaflet, perdelerini indirdi?
-
گر نه خصمیهاستی اندر قفات ** جرم گردون رشک بردی بر صفات
- Ardında düşmanların olmasaydı kâinat sana haset ederdi.
-
لیک محبوسی برای آن حقوق ** اندک اندک عذر میخواه از عقوق 1505
- Fakat sende olan hukuk yüzünden hapistesin. Yaptığın isyanlar yüzünden azar azar özür dilemeye bak.
-
تا به یکبارت نگیرد محتسب ** آب خود روشن کن اکنون با محب
- Bak da ceza veren seni birden tutmasın. Ey dost, suyunu durult.
-
رفت صوفی سوی آن سیلیزنش ** دست زد چون مدعی در دامنش
- Sofi kendisine sille vuran adamın yanına gidip dâvacı gibi eteğine yapıştı.
-
اندر آوردش بر قاضی کشان ** کین خر ادبار را بر خر نشان
- Onu çeke çeke kadının yanına götürdü. Bu ters eşeği ya eşeğe bindir, halka göstererek ceza ver.