-
خوشدلم در باطن از حکم زبر ** گرچه شد رویم ترش کالحق مر
- Alnımızın yazısına içten razıyım, yüzüm ekşidi ama hoş gör; hak, acıdır.
-
این دلم باغست و چشمم ابروش ** ابر گرید باغ خندد شاد و خوش
- Gönlüm bağdır, gözüm buluta benzer. Bulut ağladı mı bağ güler, neşelenir, hoş bir hale gelir.
-
سال قحط از آفتاب خیرهخند ** باغها در مرگ و جان کندن رسند 1580
- Kıtlık yılında gülüp duran güneşin yüzünden bağlar, bahçeler ölüm haline girer, can çekişirler.
-
ز امر حق وابکوا کثیرا خواندهای ** چون سر بریان چه خندان ماندهای
- Allah’nın “Çok ağlayın” emrini okumuşsundur. Peki, ne diye pişmiş kelle gibi sırıtıp kaldın ya?
-
روشنی خانه باشی همچو شمع ** گر فرو پاشی تو همچون شمع دمع
- Mum gibi daima göz yaşı dökersen mum gibi evi aydınlatmış olursun.
-
آن ترشرویی مادر یا پدر ** حافظ فرزند شد از هر ضرر
- Ananın, yahut babanın ekşi suratı,çocuğu her zarardan korur.
-
ذوق خنده دیدهای ای خیرهخند ** ذوق گریه بین که هست آن کان قند
- Ey sersem sersem gülüp duran, gülmenin zevkini gördün, bir de ağlamanın zevkini seyret. O, şeker madenidir.
-
چون جهنم گریه آرد یاد آن ** پس جهنم خوشتر آید از جنان 1585
- Seni cehennem ağlatırsa onu anmak, sana cennetten hoştur.
-
خندهها در گریهها آمد کتیم ** گنج در ویرانهها جو ای سلیم
- Gülmeler, ağlamalarda gizlidir. Ey sâf ve temiz kişi, defineyi yıkık yerlerde ara.
-
ذوق در غمهاست پی گم کردهاند ** آب حیوان را به ظلمت بردهاند
- Zevk gamlardadır. Onların izini kaybetmişler, abıhayatı karanlıklara çekip götürmüşlerdir.