-
در سمر میخواند دزدینامهای ** گرد او جمع آمده هنگامهای
- Hikâyecinin biri de geceleyin yine terzi masalı okumaya koyulmuştu. Halk başına toplanmıştı.
-
مستمع چون یافت جاذب زان وفود ** جمله اجزااش حکایت گشته بود 1655
- Dinleyici bulunduğundan bütün cüzleri hikâye olmuştu âdeta.
-
قال النبی علیه السلام ان الله تعالی یلقن الحکمة علی لسان الواعظین بقدر همم المستمعین
- Peygamber aleyhisselâm “Şüphe yok Allah, dinleyenlerin himmetince vaiz edenlerin diline hikmet telkin eder” buyurdu.
-
جذب سمعست ار کسی را خوش لبیست ** گرمی و جد معلم از صبیست
- Birisinin sözü güzelse dinleyicidendir. Öğretmenin heyecanı ve işe iyi sarılması, çocuğun tesiriyledir.
-
چنگیی را کو نوازد بیست و چار ** چون نیابد گوش گردد چنگ بار
- Yirmi dört şubeden çalgı çalan bir çalgıcıya, dinleyen olmadı mı çalgısı bir yük olur.
-
نه حراره یادش آید نه غزل ** نه ده انگشتش بجنبد در عمل
- Aklına ne bir yanık nağme gelir, ne bir güzel, ne de on parmağı, çalgının perdelerinde ve tellerde oynar!
-
گر نبودی گوشهای غیبگیر ** وحی ناوردی ز گردون یک بشیر
- Gayb haberlerini dinleyen bir kulak olmasaydı hiçbir muştucu gökten vahiy getirmezdi.
-
ور نبودی دیدههای صنعبین ** نه فلک گشتی نه خندیدی زمین 1660
- Allah sanatlarını gören gözler olmasaydı ne gökyüzü dönerdi, ne yeryüzü gülerdi.
-
آن دم لولاک این باشد که کار ** از برای چشم تیزست و نظار
- “Sen olmasaydın” sözü, keskin ve görür gözler içindir.
-
عامه را از عشق همخوابه و طبق ** کی بود پروای عشق صنع حق
- Fakat halk, kadın ve yemek aşkından nereden Allah sanatına bakacak, nereden Allah aşkına düşecek?
-
آب تتماجی نریزی در تغار ** تا سگی چندی نباشد طعمهخوار
- Yiyecek birkaç köpek olmadıktan sonra tutmaç suyunu köpeklerin yiyecekleri yere dökmezsin ki.