-
همچو قوم موسی اندر حر تیه ** ماندهای بر جای چل سال ای سفیه
- Musa kavmi gibi Tih çölünün ıssısında, durduğun yerde tam kırk yıl kala kalmışsın a akılsız adam!
-
میروی هر روز تا شب هروله ** خویش میبینی در اول مرحله
- Her gün, ta akşama kadar koşup duruyorsun. Fakat kendini yine de ilk konak yerinde görmedesin!
-
نگذری زین بعد سیصد ساله تو ** تا که داری عشق آن گوساله تو 1790
- O öküze âşık oldukça şu üç yüz yıllık uzaklıktan kurtulamazsın.
-
تا خیال عجل از جانشان نرفت ** بد بریشان تیه چون گرداب زفت
- Onların da gönüllerinden öküzün hayali çıkmadıkça ıssı bir girdaba benzeyen o çölde kaldılar.
-
غیر این عجلی کزو یابیدهای ** بینهایت لطف و نعمت دیدهای
- Bu öküzü bir tarafa bırak, Allahdan sonsuz lûtuflara ermiş, nihayetsiz nimetler görmüşsün.
-
گاو طبعی زان نکوییهای زفت ** از دلت در عشق این گوساله رفت
- Fakat öküz tabiatlısın, onun için o büyük büyük iyilikler, bu öküzün aşkı ile gönlünden gidiverdi.
-
باری اکنون تو ز هر جزوت بپرس ** صد زبان دارند این اجزای خرس
- Bâri şimdi bedeninin bütün cüzilerinden sor. Şu dilsiz uzuvlarının yüzlerce dili vardır.
-
ذکر نعمتهای رزاق جهان ** که نهان شد آن در اوراق زمان 1795
- Âleme rızık veren Allah’nın nimetlerinin zikri, zaman yapraklarında gizlenmiştir.
-
روز و شب افسانهجویانی تو چست ** جزو جزو تو فسانهگوی تست
- Sen gece gündüz hikâye arar durursun. Halbuki senin cüzilerinin cüzileri, sana hikâyeler söyler durur.
-
جزو جزوت تا برستست از عدم ** چند شادی دیدهاند و چند غم
- Onlar yokluktan var olalı nice neşeler gördüler, nice gamlar tattılar.