English    Türkçe    فارسی   

6
1831-1840

  • در عمارتها سگانند و عقور  ** در خرابیهاست گنج عز و نور 
  • Mamur yerlerde kuduz köpekler vardır. Yücelik ve nur definesi, yıkık yerlerdedir.
  • گر نبودی این بزوغ اندر خسوف  ** گم نکردی راه چندین فیلسوف 
  • Şu doğma, ayın tutulmasında olmasaydı bunca filozof, yolu kaybeder miydi hiç?
  • زیرکان و عاقلان از گمرهی  ** دیده بر خرطوم داغ ابلهی 
  • Akıllı fikirli kişiler, bu yol yitirme yüzünden burunlarının üstünde ahmaklık dağını gördüler!
  • باقی قصه‌ی فقیر روزی‌طلب بی‌واسطه‌ی کسب 
  • Kazanmadan rızık dileyen yoksul hikâyesi
  • آن یکی بیچاره‌ی مفلس ز درد  ** که ز بی‌چیزی هزاران زهر خورد 
  • Çaresiz bir müflis, derde düşmüştü. Hiçbir şeyi yoktu, binlerce zehir yutmuştu.
  • لابه کردی در نماز و در دعا  ** کای خداوند و نگهبان رعا  1835
  • Namazlarda, dualarda yalvarmakta, ey Allahm, ey kurdu kuşu koruyan!
  • بی ز جهدی آفریدی مر مرا  ** بی فن من روزیم ده زین سرا 
  • Sen, beni yorulmadan, çalışıp çabalamadan yarattın. Şu âlemde rızkımı da benim kazancım olmadan ver.
  • پنج گوهر دادیم در درج سر  ** پنج حس دیگری هم مستتر 
  • Başımda gizli olan beş inci verdin. Beş duygu daha ihsan ettin ki onlar da gizli.
  • لا یعد این داد و لا یحصی ز تو  ** من کلیلم از بیانش شرم‌رو 
  • Bu ihsanların sayıya sığmaz. Ben utanıyorum, anlatmadan âcizim.
  • چونک در خلاقیم تنها توی  ** کار رزاقیم تو کن مستوی 
  • Beni yaratan yalnız sensin. Rızkımı da sen düzene koy demekteydi.
  • سالها زو این دعا بسیار شد  ** عاقبت زاری او بر کار شد  1840
  • Yıllarca bu duada bulundu. Nihayet ağlayıp yalvarışı tesir etti.