English    Türkçe    فارسی   

6
2102-2111

  • آسمانها بنده‌ی ماه وی‌اند  ** شرق و مغرب جمله نانخواه وی‌اند 
  • Gökler, onun ayına kuldur. Doğu da ondan ekmek dilemektedir, batı da.
  • زانک لولاکست بر توقیع او  ** جمله در انعام و در توزیع او 
  • Fermanında “Sen olmasaydın gökleri yaratmazdım” hadîsi yazılı olan zat, bir zattır ki herkes, onun nimetlerine, onun rızk taksimine muhtaçtır.
  • گر نبودی او نیابیدی فلک  ** گردش و نور و مکانی ملک 
  • O olmasaydı gökyüzü olmazdı, dönmezdi, nurlanmazdı, meleklere yurt kesilmezdi.
  • گر نبودی او نیابیدی به حار  ** هیبت و ماهی و در شاهوار  2105
  • O olmasaydı denizler olmaz, denizlerdeki heybet vücut bulmaz, balıklar ve padişahlara lâyık inciler meydana gelmezdi.
  • گر نبودی او نیابیدی زمین  ** در درونه گنج و بیرون یاسمین 
  • O olmasaydı yeryüzü olmaz, yeryüzünün içinde defineler, dışında yaseminler yaratılmazdı.
  • رزقها هم رزق‌خواران وی‌اند  ** میوه‌ها لب‌خشک باران وی‌اند 
  • Rızklar da onun rızkını yemektedir. Meyveler de onun yağmuruna karşı dudakları kupkuru bir haldedir.
  • هین که معکوس است در امر این گره  ** صدقه‌بخش خویش را صدقه بده 
  • Kendine gel , bu işteki düğüm, tersine düğümlenmiştir. Sana sadaka verene sen sadaka ver!
  • از فقیرستت همه زر و حریر  ** هین غنی راده زکاتی ای فقیر 
  • Ey yoksul zengine zekât ver. Bütün altınlar, bütün ipekli kumaşlar, yokluktadır, yoksuldadır.
  • چون تو ننگی جفت آن مقبول‌روح  ** چون عیال کافر اندر عقد نوح  2110
  • Senin gibi bir kötü, o makbul ruha eş olmuş, Nuh’un nikâhındaki kâfir gibi âdeta.
  • گر نبودی نسبت تو زین سرا  ** پاره‌پاره کردمی این دم ترا 
  • Bu yurda mensup olmasaydın şimdi seni paramparça ederdim.