-
گر نبودی او نیابیدی فلک ** گردش و نور و مکانی ملک
- O olmasaydı gökyüzü olmazdı, dönmezdi, nurlanmazdı, meleklere yurt kesilmezdi.
-
گر نبودی او نیابیدی به حار ** هیبت و ماهی و در شاهوار 2105
- O olmasaydı denizler olmaz, denizlerdeki heybet vücut bulmaz, balıklar ve padişahlara lâyık inciler meydana gelmezdi.
-
گر نبودی او نیابیدی زمین ** در درونه گنج و بیرون یاسمین
- O olmasaydı yeryüzü olmaz, yeryüzünün içinde defineler, dışında yaseminler yaratılmazdı.
-
رزقها هم رزقخواران ویاند ** میوهها لبخشک باران ویاند
- Rızklar da onun rızkını yemektedir. Meyveler de onun yağmuruna karşı dudakları kupkuru bir haldedir.
-
هین که معکوس است در امر این گره ** صدقهبخش خویش را صدقه بده
- Kendine gel , bu işteki düğüm, tersine düğümlenmiştir. Sana sadaka verene sen sadaka ver!
-
از فقیرستت همه زر و حریر ** هین غنی راده زکاتی ای فقیر
- Ey yoksul zengine zekât ver. Bütün altınlar, bütün ipekli kumaşlar, yokluktadır, yoksuldadır.
-
چون تو ننگی جفت آن مقبولروح ** چون عیال کافر اندر عقد نوح 2110
- Senin gibi bir kötü, o makbul ruha eş olmuş, Nuh’un nikâhındaki kâfir gibi âdeta.
-
گر نبودی نسبت تو زین سرا ** پارهپاره کردمی این دم ترا
- Bu yurda mensup olmasaydın şimdi seni paramparça ederdim.
-
دادمی آن نوح را از تو خلاص ** تا مشرف گشتمی من در قصاص
- O Nuh’u da senden halâs ederdim, ben de kısasa uğrar, Şeyh’in yolunda ölmek şerefiyle yücelirdim.
-
لیک با خانهی شهنشاه زمن ** این چنین گستاخیی ناید ز من
- Fakat zamanın padişahlar padişahının evinde bu çeşit küstahlıkta bulunamam.