- 
		    دادمی آن نوح را از تو خلاص  ** تا مشرف گشتمی من در قصاص 
 
		    - O Nuh’u da senden halâs ederdim, ben de kısasa uğrar, Şeyh’in yolunda ölmek şerefiyle yücelirdim.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    لیک با خانهی شهنشاه زمن  ** این چنین گستاخیی ناید ز من 
 
		    - Fakat zamanın padişahlar padişahının evinde bu çeşit küstahlıkta bulunamam.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    رو دعا کن که سگ این موطنی  ** ورنه اکنون کردمی من کردنی 
 
		    - Yürü, dua et ki bu yurdun köpeğisin. Yoksa şimdi yapacağımı yapardım sana.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	       
		  
		  - 
		  واگشتن مرید از وثاق شیخ و پرسیدن از مردم و نشان دادن ایشان کی شیخ به فلان بیشه رفته است 
 
		  - Dervişin, Şeyh’in evinden dönmesi ve Şeyh’i halktan sorması, onların da filân ormana gitti diye haber vermeleri
 
	        
	      
	       
	      
	       
	      
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   بعد از آن پرسان شد او از هر کسی  ** شیخ را میجست از هر سو بسی    2115
 
		    - Ondan sonra derviş, herkese sormakta, Şeyh’i her tarafta araştırmadaydı.
 
		  
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    پس کسی گفتش که آن قطب دیار  ** رفت تا هیزم کشد از کوهسار 
 
		    - Birisi dedi ki: O kutup, odun getirmek üzere ormana gitti.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    آن مرید ذوالفقاراندیش تفت  ** در هوای شیخ سوی بیشه رفت 
 
		    - O Zülfikâr düşünceli ve ateşli derviş Şeyh’in havasına uyup ormanın yolunu tuttu.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    دیو میآورد پیش هوش مرد  ** وسوسه تا خفیه گردد مه ز گرد 
 
		    - Şeytan, aklına ayı tozla örten bir gizli vesvese vermekteydi.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    کین چنین زن را چرا این شیخ دین  ** دارد اندر خانه یار و همنشین 
 
		    - Bu din şeyhi neden böyle bir kadını evinde tutuyor, onunla düşüp kalkıyor?
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   ضد را با ضد ایناس از کجا  ** با امامالناس نسناس از کجا    2120
 
		    - Zıt, nasıl olur da zıddıyla beraber bulunur? Halkın imamı olan bir zat nerede, maymun nerede? diyordu.
 
		  
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    باز او لاحول میکرد آتشین  ** که اعتراض من برو کفرست و کین 
 
		    - Sonra yine ateş gibi dönüyor, Lâ havle okuyor, ona itirazım küfürdür, kindir diyordu.