-
مشت بر اعمی زند یک جلف مست ** کور پندارد لگدزن اشترست
- Sarhoş bir herif, körün birine bir yumruk indirir. Kör sanır ki kendisini deve tepti.
-
زانک آن دم بانگ اشتر میشنید ** کور را گوشست آیینه نه دید
- Çünkü o sırada deve sesini duymuştur. Körün aynası kulaktır, göz değil.
-
باز گوید کور نه این سنگ بود ** یا مگر از قبهی پر طنگ بود 2215
- Derken yine hayır, bu bir taş olacak. Belki şu çınlayıp duran kubbeden geldi der.
-
این نبود و او نبود و آن نبود ** آنک او ترس آفرید اینها نمود
- Bu da değil, o da değil, öbürü de değil. Bunları o korkuyu yaratan gösterir.
-
ترس و لرزه باشد از غیری یقین ** هیچ کس از خود نترسد ای حزین
- Korku ve titreyiş, mutlaka başkasındandır. Hiçbir kimse kendisinden korkar mı?
-
آن حکیمک وهم خواند ترس را ** فهم کژ کردست او این درس را
- O filozofçuk, korkuya vehim der. O, bu dersi eğri anlamıştır.
-
هیچ وهمی بیحقیقت کی بود ** هیچ قلبی بیصحیحی کی رود
- Hakikati olmayan vehim olur mu hiç? Hiç gönül doğru olmayan bir yere akar mı?
-
کی دروغی قیمت آرد بی ز راست ** در دو عالم هر دروغ از راست خاست 2220
- Yalancı, doğru olmasa bir yalan kıvırabilir mi? İki âlemde de her yalan doğrudan meydana gelir.
-
راست را دید او رواجی و فروغ ** بر امید آن روان کرد او دروغ
- Doğrunun revacına, parlaklığına bakar da yalancı, o ümitle yalan söyler.
-
ای دروغی که ز صدقت این نواست ** شکر نعمت گو مکن انکار راست
- Ey yalancı, bu yalanın da doğru yüzünden geçmede. Nimete şükret de doğruyu inkâr etme.