-
هر کمانی کو گرفتی سختتر ** بود از گنج و نشان بدبختتر
- Daha katı olan her yayı, eline aldıkça defineden o derece mahrum olmaktaydı.
-
این مثل اندر زمانه جانی است ** جان نادانان به رنج ارزانی است
- Bu atalar sözü, âlemde söylenir durur: Şeytanın canı azapta gerek.
-
زانک جاهل ننگ دارد ز اوستاد ** لاجرم رفت و دکانی نو گشاد
- Çünkü bilgisiz kişi hocadan utanır, kalkar, gidip yeni bir dükkân açar.
-
آن دکان بالای استاد ای نگار ** گنده و پر کزدمست و پر ز مار 2365
- Ustana danışmadan açtığın o dükkân, bil ki kokmuş bir dükkândır, akreplerle, yılanlarla doludur o suretten ibaret adam!
-
زود ویران کن دکان و بازگرد ** سوی سبزه و گلبنان و آبخورد
- Çabuk yık bu dükkânı da yeşilliğe, gül fidanlarına, içilecek suların bulunduğu yere dön!
-
نه چو کنعان کو ز کبر و ناشناخت ** از که عاصم سفینهی فوز ساخت
- Kibrinden, işin iç yüzünü bilmediğinden gûya kendisini kurtaracak dağı kurtuluş gemisi yapmaya kalkışan Kenan’a benzemez.
-
علم تیراندازیش آمد حجاب ** وان مراد او را بده حاضر به جیب
- O define arayana da okçuluğu hicap oldu. Halbuki isteği hazırdı, koynundaydı.
-
ای بسا علم و ذکاوات و فطن ** گشته رهرو را چو غول و راهزن
- Nice bilgi, nice zekâ, nice anlayış vardır ki yolcuya bir gulyabani, bir harami kesilir.
-
بیشتر اصحاب جنت ابلهند ** تا ز شر فیلسوفی میرهند 2370
- Cennetliklerin çoğu ahmaktır. Bu suretle de filozofun şerrinden kurtulur onlar.
-
خویش را عریان کن از فضل و فضول ** تا کند رحمت به تو هر دم نزول
- Kendini faziletten de üryan bir hale getir, saçma şeylerden de... Böylece rahmet, her an sana insin dursun.