-
ملک حق و جمله قسم اوستی ** قسم دیگر را دهی دوگوستی
- Sen de Tanrınınsın onun payısın. Onun payını başkasına verirsen ona şirk koşmuş olursun.
-
این اسد غالب شدی هم بر سگان ** گر نبودی نوبت آن بدرگان
- Eğer o kötü kişilerin zamanı olmasaydı bu aslan, köpeklere üstün olurdu.
-
قصدشان آن کان مسلمان غم خورد ** شب برو در بینوایی بگذرد
- Onların kasti o Müslüman’ın gam yemesi, o geceyi aç geçirmesiydi.
-
بود مغلوب او به تسلیم و رضا ** گفت سمعا طاعة اصحابنا 2415
- Tanrı’ya teslim oldu, boynunu eğdi, dostlarım dedi, baş üstüne, dediğiniz gibi olsun.
-
پس بخفتند آن شب و برخاستند ** بامدادان خویش را آراستند
- O gece yatıp uyudular, sabahleyin kalkıp kendilerini bezediler.
-
روی شستند و دهان و هر یکی ** داشت اندر ورد راه و مسلکی
- Yüzlerini, ağızlarını yıkadılar. Her biri, kendi yolunca virdini okumaya koyuldu.
-
یک زمانی هر کسی آورد رو ** سوی ورد خویش از حق فضلجو
- Bir zaman virtlerine yüz tutup Tanrı’dan lûtuf ve ihsan dilediler.
-
مومن و ترسا جهود و گبر و مغ ** جمله را رو سوی آن سلطان الغ
- Müminde ulu padişaha yüz tutar, Hıristiyan da Yahudi de; Mecusi de.
-
بلک سنگ و خاک و کوه و آب را ** هست واگشت نهانی با خدا 2420
- Hattâ taş, toprak, dağ ve suyun bile Tanrı’ya gizli bir duası, ilticası vardır.
-
این سخن پایان ندارد هر سه یار ** رو به هم کردند آن دم یاروار
- Bu sözün sonu gelmez. Her üç dostta ibadetlerini bitirdikten sonra dostçasına birbirlerine yüz çevirdiler.