ملک و مال و اطلس این مرحله ** هست بر جان سبکرو سلسله
Bu kaynağın malı, mülkü, atlası, çabuk yürüyüp giden cana bir zincirdir.
سلسلهی زرین بدید و غره گشت ** ماند در سوراخ چاهی جان ز دشت
Buna kapılan, şu altın zinciri gördü de kapıldı, ruhu bir delik içinde kaldı, ovalara çıkamadı.
صورتش جنت به معنی دوزخی ** افعیی پر زهر و نقشش گل رخی 245
Görünüşü cennet ama hakikatte bir cehennem. Üstü güllü nakışlarla bezenmiş bir zehirli yılan.
گرچه مؤمن را سقر ندهد ضرر ** لیک هم بهتر بود زانجا گذر
İnanan kişiye cehennem zarar vermez ama oradan geçmemek daha iyidir ya.
گرچه دوزخ دور دارد زو نکال ** لیک جنت به ورا فی کل حال
Cehennem ona bir zeval vermez. Vermez ama herhalde cennet, onun için daha hoştur ya.
الحذر ای ناقصان زین گلرخی ** که بگاه صحبت آمد دوزخی
Ey noksan kişiler, şu gül yüzlülerden sakının. Onlarla konuşmaya kalktınız, düşüp kalkmaya başladınız mı anlarsınız ki onlar cehennemdir.
حکایت غلام هندو کی به خداوندزادهی خود پنهان هوای آورده بود چون دختر را با مهتر زادهای عقد کردند غلام خبر یافت رنجور شد و میگداخت و هیچ طبیب علت او را در نمییافت و او را زهرهی گفتن نه
Bir Hintli köle, efendisinin kızına gizlice âşık olmuştu . Kızı, bir ulu adamın oğluna verdiler. Köle haber alınca hastalandı, yanıp yakılmaya başladı.Ne doktor,derdini anlıyordu,ne de onda söylemeye kudret vardı.
خواجهای را بود هندو بندهای ** پروریده کرده او را زندهای
Zengin bir adamın Hintli bir kölesi vardı. Onu beslemiş, büyütmüş, Âdeta ölüyken diriltmişti.
علم و آدابش تمام آموخته ** در دلش شمع هنر افروخته 250
Bilgi ve edep belletmiş, gönlünde hüner ışığını yakmıştı.
پروریدش از طفولیت به ناز ** در کنار لطف آن اکرامساز
Çocukluğundan beri nazla yetiştirilmiş, o iyilikçi adam, onu lütuf kucağında büyütmüştü.
بود هم این خواجه را خوش دختری ** سیماندامی گشی خوشگوهری
Bu zengin adamında güzel, gümüş bedenli, yaradılışı ahlâkı hoş bir kızı vardı.