English    Türkçe    فارسی   

6
2489-2498

  • خیز ای پس مانده‌ی دیده ضرر  ** باری آن حلوا و یخنی را بخور 
  • Kalk a arda kalmış zarar görmüş adam! Bari o helva ile yahniyi sen ye.
  • آن هنرمندان پر فن راندند  ** نامه‌ی اقبال و منصب خواندند  2490
  • O hünerli, sanatlı kişiler, koştular; devlet ve mevki mektubunu okudular.
  • آن دو فاضل فضل خود در یافتند  ** با ملایک از هنر در بافتند 
  • O iki faziletli er, lûtuf ve ihsanlar buldular, meleklere karıştılar.
  • ای سلیم گول واپس مانده هین  ** بر جه و بر کاسه‌ی حلوا نشین 
  • Ey arda kalmış sâf ve bön! Kalk, sıçra da helva kâsesinin başına otur!
  • پس بگفتندش که آنگه تو حریص  ** ای عجیب خوردی ز حلوا و خبیص 
  • Bu sözü duyunca Hıristiyan’la Yahudi a haris dediler, yoksa helvayı yedin mi?
  • گفت چون فرمود آن شاه مطاع  ** من کی بودم تا کنم زان امتناع 
  • Müslüman, “O emrine itaat edilen padişah, emredince ben kimim ki buyruğuna uymayayım?
  • تو جهود از امر موسی سر کشی  ** گر بخواند در خوشی یا ناخوشی  2495
  • Sen Yahudi’sin Musa’nın emrinden baş çekebilir misin? Seni iyi ve kötü bir şeye koşsa emrinden nasıl olur da dışarı çıkabilirsin?
  • تو مسیحی هیچ از امر مسیح  ** سر توانی تافت در خیر و قبیح 
  • Sen de Mesih’e tâbisin, hayır veya şer, herhangi bir işte Mesih’in emrine karşı durabilir misin?
  • من ز فخر انبیا سر چون کشم  ** خورده‌ام حلوا و این دم سرخوشم 
  • E... Artık ben nasıl olur da peygamberlerin övündüğü Peygamberimin emrinden dışarı çıkabilirim? Helvayı yedim tabiî, şimdi de sarhoşum işte!” dedi.
  • پس بگفتندش که والله خواب راست  ** تو بدیدی وین به از صد خواب ماست 
  • Bunun üzerine vallahi dediler, rüya, senin rüyan. Bu gördüğün rüya, bizim yüzlerce rüyamızdan üstün.