-
پس از آن یاری که اومید شماست ** از جواب نامه ره خالی چراست
- Peki ama umduğumuz sevgiliden niye mektubumuza cevap gelmedi, niye yol bomboş öyleyse?
-
صد نشانست از سرار و از جهار ** لیک بس کن پرده زین در بر مدار
- Gizli aşikâr yüzlerce nişane var, fakat yeter, bu kapının perdesini bundan fazla açma.
-
باز رو تا قصهی آن دلق گول ** که بلا بر خویش آورد از فضول
- Sen yine, zevzekliğinden kendi kendisini derde atan o ahmak Delkak’ın hikâyesini söyle.
-
پس وزیرش گفت ای حق را ستن ** بشنو از بندهی کمینه یک سخن
- Vezir dedi ki: Ey doğruya bir direk, bir dayak olan padişahım! Şu aşağılık kul bir söz söyleyecek, onu lûtfen dinle.
-
دلقک از ده بهر کاری آمدست ** رای او گشت و پشیمانش شدست 2560
- Delkak, köyden bir iş için geldi. Bir şey söyleyecekti. Şimdi vazgeçti, pişman oldu.
-
ز آب و روغن کهنه را نو میکند ** او به مسخرگی برونشو میکند
- Yağdan, baldan bahsetmede, söyleyeceğini gizlemede, maskaralıkla bu işten kurtulmaya savaşmada.
-
غمد را بنمود و پنهان کرد تیغ ** باید افشردن مرورا بیدریغ
- Kını gösteriyor, kılıcı gizliyor. Onu acımadan sıkıştırmak gerek.
-
پسته را یا جوز را تا نشکنی ** نی نماید دل نی بدهد روغنی
- Fıstığı, yahut cevizi kırmadıkça ne içi meydana çıkar, ne ondan bir yağ çıkarılır.
-
مشنو این دفع وی و فرهنگ او ** در نگر در ارتعاش و رنگ او
- Onun bu saçma sözlerini, bu maskaralığını dinleme de titreyişine, yüzünün rengine bak.
-
گفت حق سیماهم فی وجههم ** زانک غمازست سیما و منم 2565
- Tanrı, “Niyetleri yüzlerine görünüp durur” dedi. Çünkü yüz içteki sırrı söyler, açığa vurur.