English    Türkçe    فارسی   

6
2573-2582

  • می‌زنیدش چون دهل اشکم‌تهی  ** تا دهل‌وار او دهدمان آگهی 
  • Boş karnına davul gibi vurun da davul gibi nesi var, nesi yoksa bize haber versin.
  • تر و خشک و پر و تی باشد دهل  ** بانگ او آگه کند ما را ز کل 
  • Davul kuru olursa sesi başka türlü çıkar, yaş olursa başka türlü. İçinde bir şey olursa başka türlü bir ses verir, boş olursa başka türlü. Sesi ne halde olduğunu bildirir bize.
  • تا بگوید سر خود از اضطرار  ** آنچنان که گیرد این دلها قرار  2575
  • Siz de onu dövün de zorundan içindekini söylesin, gönüllerimiz kabul edinceye kadar nesi var, nesi yoksa açığa vursun.
  • چون طمانینست صدق و با فروغ  ** دل نیارامد به گفتار دروغ 
  • Parlak ve açık doğru söz, gönle rahatlık verir. Gönül, yalan sözle yatışmaz.
  • کذب چون خس باشد و دل چون دهان  ** خس نگردد در دهان هرگز نهان 
  • Yalan, çerçöpe benzer, gönül de ağza. Çöp ağızda gizlenmez.
  • تا درو باشد زبانی می‌زند  ** تا به دانش از دهان بیرون کند 
  • Ağızda çöp oldu mu dil dolanır durur, nihayet onu ağızdan atar.
  • خاصه که در چشم افتد خس ز باد  ** چشم افتد در نم و بند و گشاد 
  • Hele göze bir çöp girerse göz yaşarır, kapanıp açılmaya başlar.
  • ما پس این خس را زنیم اکنون لگد  ** تا دهان و چشم ازین خس وا رهد  2580
  • Biz, bu çöpü, ağzımıza, gözümüze girmeden ayağımızın altında ezelim” dedi.
  • گفت دلقک ای ملک آهسته باش  ** روی حلم و مغفرت را کم‌خراش 
  • Delkak padişahım yavaş ol dedi. Yavaşlık ve yarlıgama yüzünü pek yırtma.
  • تا بدین حد چیست تعجیل نقم  ** من نمی‌پرم به دست تو درم 
  • Beni azaba sokmak için neden bu kadar acele ediyorsun? Senin elindeyim, kuş değilim ki, uçayım.