-
گفت دلقک من نمیگویم گذار ** من همیگویم تحریی بیار
- Delkak, beni bırak demiyorum dedi, işi ara, sor, tahkik et diyorum.
-
هین ره صبر و تانی در مبند ** صبر کن اندیشه میکن روز چند
- Sabır yolunu kapama, acele etme. Sabret de birkaç gün düşün.
-
در تانی بر یقینی بر زنی ** گوشمال من بایقانی کنی
- Bu düşünce esnasında bir şeye iyice karar verirsin de kulağımı bilerek çekersin.
-
در روش یمشی مکبا خود چرا ** چون همیشاید شدن در استوا 2610
- Neden yürüyüşte “Yüzü üstünde sürünme” sözü söylenir? Daima doğru yürümek gerekken yüzüstü sürünme neden?
-
مشورت کن با گروه صالحان ** بر پیمبر امر شاورهم بدان
- İyi kişilerle danış, görüş. Peygamber “İşlerini meşveretle yapar onlar” dedi, bunu böyle bil!
-
امرهم شوری برای این بود ** کز تشاور سهو و کژ کمتر رود
- İşleri meşveretle yapmak, şunun içindir: Meşveretten hata ve eğrilik, az meydana gelir.
-
این خردها چون مصابیح انورست ** بیست مصباح از یک روشنترست
- Bu akıllar, aydın kandillere benzer. Elbette yirmi kandil bir kandilden daha ziyade aydınlık verir.
-
بوک مصباحی فتد اندر میان ** مشتعل گشته ز نور آسمان
- Belki aralarına gökyüzünün nurundan yanmış bir kandil düşüverir.
-
غیرت حق پردهای انگیختست ** سفلی و علوی به هم آمیختست 2615
- Tanrı gayreti, ortaya bir perde salmıştır. Aşağılık ve yücelik âlemine mensup olanları birbirine karıştırmış, karmıştır.
-
گفت سیروا میطلب اندر جهان ** بخت و روزی را همیکن امتحان
- “Yürüyün âlemi gezin” demiştir. Sen de gez, dolaş da bahtını, rızkını sınaya dur.