از کهی که یافت زان می خوشلبی ** صد غزل آموخت داود نبی
O şaraptan içip dudağını hoş bir hale getiren dağ, Davut peygamber gibi yüzlerce gazel öğrenir.
جمله مرغان ترک کرده چیک چیک ** همزبان و یار داود ملیک
Bütün kuşlar, cik cik ötüşlerini bırakmışlar, padişah olan Davut’a uymuşlar, ona dost olmuşlar, onunla ırlamaya başlamışlardı.
چه عجب که مرغ گردد مست او ** هم شنود آهن ندای دست او
Kuş bile onu duyup sarhoş olduktan sonra demir, onun sesini duymuş, bunda şaşılacak ne var?
صرصری بر عاد قتالی شده ** مر سلیمان را چو حمالی شده 2660
Kasırga, Âd kavmini kırmış geçirmiş, fakat Süleyman’a hamal olmuş, onu sırtında taşımıştır.
صرصری میبرد بر سر تخت شاه ** هر صباح و هر مسا یک ماهه راه
Kasırga, o padişahın tahtını yüklenmiş, her sabah, her akşam bir aylık yol götürmüştür.
هم شده حمال و هم جاسوس او ** گفت غایب را کنان محسوس او
Hem ona hamal olmuş, hem casusluk yapmıştır. Uzakta olan birisini sözünü duydu mu,
باد دم که گفت غایب یافتی ** سوی گوش آن ملک بشتافتی
Derhal gelir, o sözü Süleyman’ın kulağına fıslardı.
که فلانی این چنین گفت این زمان ** ای سلیمان مه صاحبقران
“Filan kişi, şimdi böyle söyledi ey Süleyman ey sahip kıran ay” derdi.
تدبیر کردن موش به چغز کی من نمیتوانم بر تو آمدن به وقت حاجت در آب میان ما وصلتی باید کی چون من بر لب جو آیم ترا توانم خبر کردن و تو چون بر سر سوراخ موشخانه آیی مرا توانی خبر کردن الی آخره
Farenin kurbağaya, “Seni görmek isteyince suya dalamıyorum. Aramızda bir vasıta lâzım. Su kıyısına gelip seni arayınca haber alabilmeliyim. Sen de benim deliğimin başına gelince bana haber verebilmelisin ve saire” demesi
این سخن پایان ندارد گفت موش ** چغز را روزی کای مصباح هوش 2665
Bu sözün sonu yoktur. Fare, bir gün kurbağaya ey akıl kandili dedi;
وقتها خواهم که گویم با تو راز ** تو درون آب داری ترکتاز
Zaman oluyor ki sana bir sır söylemek istiyorum. Halbuki sen suyun dibinde bulunuyorsun.