-
بود آلایش شد آرایش کنون ** چون برو بر خواند خورشید آن فسون
- Pisken bezenir, nurlanır. Çünkü güneş, ona öyle bir afsun okumuştur işte.
-
شمس هم معدهی زمین را گرم کرد ** تا زمین باقی حدثها را بخورد
- Güneş yeryüzünün içini de kızdırır da artakalan pislikleri yer.
-
جزو خاکی گشت و رست از وی نبات ** هکذا یمحو الاله السیات
- Bu pislikler, bu suretle toprağın cüzü olur, ondan otlar biter. İşte Tanrı da kötülükleri iyiliklere böyle çevirir.
-
با حدث که بترینست این کند ** کش نبات و نرگس و نسرین کند
- Güneş en kötü şey olan pisliğe bunu yaparsa yeşilliklere, güllere, nergislere neler yapmaz?
-
تا به نسرین مناسک در وفا ** حق چه بخشد در جزا و در عطا 2700
- Bir düşün, Tanrı da ibadet güllerine karşılık ne vefada bulunur, ne mükâfatlar verir, ne ihsanlar eder.
-
چون خبیثان را چنین خلعت دهد ** طیبین را تا چه بخشد در رصد
- Kötülüklere böyle elbiseler verirse temizlere neler bağışlar?
-
آن دهد حقشان که لا عین رات ** که نگنجد در زبان و در لغت
- Tanrı onlara gözlerin görmediği şeyler verir. Dile, lûgata sığmaz lûtuflar eder.
-
ما کییم این را بیا ای یار من ** روز من روشن کن از خلق حسن
- Biz kimiz ki bu derece lûtfu hak edelim? Gel sevgili, güzel huyunla benim günümü de aydınlat.
-
منگر اندر زشتی و مکروهیم ** که ز پر زهری چو مار کوهیم
- Çirkinliğime, kötülüğüme bakma. Dağdaki yılan gibi zehirlerle doluyum ben.
-
ای که من زشت و خصالم جمله زشت ** چون شوم گل چون مرا او خار کشت 2705
- Ben çirkinim, huylarım da tamamı ile çirkin. Beni diken olarak dikti, artık ben nasıl gül olabilirim?