-
آن غلامک دم نزد از حال خویش ** کز چه میآید برو در سینه نیش
- Bu sevda yüzünden köleciğin gönlü yaralıydı ama derdini kimseciklere söyleyemiyordu.
-
گفت خاتون را شبی شوهر که تو ** باز پرسش در خلا از حال او
- Bir gece zengin adam karısına dedi ki: Kimseye duyurmadan, gizlice onun halini sor soruştur bakalım.
-
تو به جای مادری او را بود ** که غم خود پیش تو پیدا کند
- Sen onun anası sayılırsın. Derdini sana açar elbette.
-
چونک خاتون در گوش این کلام ** روز دیگر رفت نزدیک غلام 275
- Kadın, bu sözü kulağına koyunca ertesi gün kölenin yanına gitti.
-
پس سرش را شانه میکرد آن ستی ** با دو صد مهر و دلال و آشتی
- Yüzlerce nazla, muhabbetle başını karıştırmaya, saçlarını taramaya başladı.
-
آنچنان که مادران مهربان ** نرم کردش تا در آمد در بیان
- Şefkatli analar gibi onu yumuşattı, nihayet söyletmeye muvaffak oldu.
-
که مرا اومید از تو این نبود ** که دهی دختر به بیگانهی عنود
- Köle dedi ki: Senden bunu mu umardım ben? Kızını inatçı bir yabancıya veresin.
-
خواجهزادهی ما و ما خستهجگر ** حیف نبود که رود جای دگر
- Bizim efendimizin kızı olsun, biz de ona âşık olalım da o başkasına varsın? Yazık değil mi?
-
خواست آن خاتون ز خشمی که آمدش ** که زند وز بام زیر اندازدش 280
- Kadın bu söze öyle kızdı ki onu dövüp damdan aşağıya atmak istedi.
-
کو که باشد هندوی مادرغری ** که طمع دارد به خواجه دختری
- O kim oluyor diyordu, bir kahpenin Hintli bir oğlu. Nasıl oluyor da bir efendinin kızına tamah ediyor?