-
چون ببینی بر لب جو سبزه مست ** پس بدان از دور که آنجا آب هست
- Uzaktan ırmak kıyısında sarhoş yeşillikler gördün mü bil ki orada su vardır.
-
گفت سیماهم وجوه کردگار ** که بود غماز باران سبزهزار
- Tanrı “Gönüllerindeki yüzlerinden anlaşılır” dedi. Yeşillikte yağmuru suyu anlatır.
-
گر ببارد شب نبیند هیچ کس ** که بود در خواب هر نفس و نفس
- Yağmur gece yağarsa kimse görmez. Çünkü herkes uykuya dalmıştır.
-
تازگی هر گلستان جمیل ** هست بر باران پنهانی دلیل 2725
- Ama her güzel gül bahçesi gizli bir yağmura delâlet eder.
-
ای اخی من خاکیم تو آبیی ** لیک شاه رحمت و وهابیی
- Kardeşim ben toprak hayvanlarındanım, sen su hayvanlarından. Fakat rahmet ve ihsan padişahısın.
-
آنچنان کن از عطا و از قسم ** که گه و بیگه به خدمت میرسم
- Öyle lûtfet, öyle bir ihsan da bulun ki arada bir huzuruna gelebileyim.
-
بر لب جو من به جان میخوانمت ** مینبینم از اجابت مرحمت
- Irmak kıyısında seni canla başla çağırıyorum ama sen merhamet edip cevap vermiyorsun.
-
آمدن در آب بر من بسته شد ** زانک ترکیبم ز خاکی رسته شد
- Suya dalmama imkân yok. Çünkü terkibim topraktan meydana gelmiş.
-
یا رسولی یا نشانی کن مدد ** تا ترا از بانگ من آگه کند 2730
- Ya bir elçi gönder, yahut kerem et, bir nişâne ver de benim sesimi sana ulaştırsın.
-
بحث کردند اندرین کار آن دو یار ** آخر آن بحث آن آمد قرار
- Bu iş için o iki dost konuşup görüştüler. Nihayet şuna karar verdiler: