-
پس مسافر این بود ای رهپرست ** که مسیر و روش در مستقبلست
- Ey yola tapan, yolcu odur ki yüzü ve gidişi, ileriyedir.
-
همچنانک از پردهی دل بیکلال ** دم به دم در میرسد خیل خیال 2780
- Nitekim gönül perdesi ardından da anbean yorulmadan, usanmadan hayal alayı gelip durur.
-
گر نه تصویرات از یک مغرساند ** در پی هم سوی دل چون میرسند
- O düşünceler, hep bir fidanlıktan kopup gelmese nasıl olur da hepsi yol bulur, gönle gelip çatar?
-
جوق جوق اسپاه تصویرات ما ** سوی چشمهی دل شتابان از ظما
- Bölük, bölük düşünce ordumuz, susamış bir halde gönül çeşmesine geliyor.
-
جرهها پر میکنند و میروند ** دایما پیدا و پنهان میشوند
- Testilerini doldurup gidiyorlar. Daima meydanda ve daima gizli bunlar.
-
فکرها را اختران چرخ دان ** دایر اندر چرخ دیگر آسمان
- Düşünceleri, gökyüzünün yıldızları say. Fakat bunlar, başka bir gökyüzünde dönmedeler.
-
سعد دیدی شکر کن ایثار کن ** نحس دیدی صدقه و استغفار کن 2785
- Kutluluk gördün mü şükret, ihsanda bulun. Kötülük gördün mü sadaka ver, yargılanma dile! Çark vur.
-
ما کییم این را بیا ای شاه من ** طالعم مقبل کن و چرخی بزن
- Padişahım biz kimiz ki devlete, kutluluğa layık olalım? Sen gel, talihimi devlete döndür.
-
روح را تابان کن از انوار ماه ** که ز آسیب ذنب جان شد سیاه
- Ayın nuru ile ruhu parlat. Çünkü tutulma yerine geldi, zararlar gördü, can simsiyah oldu.
-
از خیال و وهم و ظن بازش رهان ** از چه و جور رسن بازش رهان
- Onu yine hayalden vehimden, zandan kurtar. Yine kuyudan çıkar, cefa ipinden halâs et.