-
خواجهزادهی ما و ما خستهجگر ** حیف نبود که رود جای دگر
- Bizim efendimizin kızı olsun, biz de ona âşık olalım da o başkasına varsın? Yazık değil mi?
-
خواست آن خاتون ز خشمی که آمدش ** که زند وز بام زیر اندازدش 280
- Kadın bu söze öyle kızdı ki onu dövüp damdan aşağıya atmak istedi.
-
کو که باشد هندوی مادرغری ** که طمع دارد به خواجه دختری
- O kim oluyor diyordu, bir kahpenin Hintli bir oğlu. Nasıl oluyor da bir efendinin kızına tamah ediyor?
-
گفت صبر اولی بود خود را گرفت ** گفت با خواجه که بشنو این شگفت
- Fakat bunları içinden söylemekle beraber sabretmek daha doğru deyip kendini tuttu. Kocasına, dinle şu şaşılacak şeyi dedi..
-
این چنین گراء کی خاین بود ** ما گمان برده که هست او معتمد
- Biz, onu güvenilir bir adam sanıyorduk, umarmıydık böyle bir çalıkuşunun hain çıkacağını?
-
صبر فرمودن خواجه مادر دختر را کی غلام را زجر مکن من او را بیزجر ازین طمع باز آرم کی نه سیخ سوزد نه کباب خام ماند
- Efendinin, karısına “Sabret,köleyi tekdir etme. Ben onu bu tamahtan öyle bir geçiririm ki ne şiş yanar,ne kebap” demesi.
-
گفت خواجه صبر کن با او بگو ** که ازو ببریم و بدهیمش به تو
- Efendi dedi ki: “Sabret. Ona de ki: Kızı ona vermez sana veririz.
-
تا مگر این از دلش بیرون کنم ** تو تماشا کن که دفعش چون کنم 285
- Bu suretle belki gönlünden o sevdayı çıkarırız. Sen hele bir hoşça bak, ben nasıl onu bu işten vazgeçiririm?
-
تو دلش خوش کن بگو میدان درست ** که حقیقت دختر ما جفت تست
- Sen gönlünü hoş tut,bunu iyice bil ki kızımız, hakikaten de senin eşindir.
-
ما ندانستیم ای خوش مشتری ** چونک دانستیم تو اولیتری
- A güzel müşteri, evvelce bunu bilmiyorduk, mademki bildik, elbette kızımıza daha lâyıksın sen.
-
آتش ما هم درین کانون ما ** لیلی آن ما و تو مجنون ما
- Ateşimiz, kendi mangalımızda; Leylâ, bizim Leylâ’mız, Mecnunumuz da sen, de