در فتادند از لنحن الصافون ** در چه بابل ببسته سرنگون
“Biz Tanrıya ibadet için saflar kurmuşuz” makamından aşağıya düştüler, Bâbil kuyusuna baş aşağı asıldılar.
لوح محفوظ از نظرشان دور شد ** لوح ایشان ساحر و مسحور شد 3005
Levhi mahfuz, gözlerinden uzaklaştı, levhleri büyü yapan ve büyülenen kişilerin bedenleri oldu.
پر همان و سر همان هیکل همان ** موسیی بر عرش و فرعونی مهان
Kanatları aynı, başları aynı, bedenleri aynı fakat birisi arz üstünde Musa, öbürü aşağılık yerlerde hor hakir Firavun.
در پی خو باش و با خوشخو نشین ** خوپذیری روغن گل را ببین
Huy peşinde yürü, iyi huyluyla düş kalk. Gül bağına bak, nasıl gülün huyunu almış.
خاک گور از مرد هم یابد شرف ** تا نهد بر گور او دل روی و کف
Mezar toprağı bile insanla şereflenir; gönül ona elini kor, yüzünü sürer.
خاک از همسایگی جسم پاک ** چون مشرف آمد و اقبالناک
Toprak bile temiz bir bedenle komşu olduğundan şereflenir, devlet bulursa,
پس تو هم الجار ثم الدار گو ** گر دلی داری برو دلدار جو 3010
Artık sen “Önce komşu gerek sonra ev” de. Gönlün varsa yürü, bir gönül sahibi dost ara.
خاک او همسیرت جان میشود ** سرمهی چشم عزیزان میشود
Onun toprağı bile can huyunu almış, aziz kişilerin gözlerine sürme olmuştur.
ای بسا در گور خفته خاکوار ** به ز صد احیا به نفع و انتشار
Nice toprak gibi mezarlarda yatanlar var ki faydaları, feyizleri bakımından yüzlerce diriden yeğ.
سایه برده او و خاکش سایهمند ** صد هزاران زنده در سایهی ویند
Gölgesini gizlemiş ama toprağı, gölge vermekte. Yüz binlerce diri, onun gölgesinde gölgelenmekte.
داستان آن مرد کی وظیفه داشت از محتسب تبریز و وامها کرده بود بر امید آن وظیفه و او را خبر نه از وفات او حاصل از هیچ زندهای وام او گزارده نشد الا از محتسب متوفی گزارده شد چنانک گفتهاند لیس من مات فاستراح بمیت انما المیت میت الاحیاء
Bir adamın Tebriz muhtesibinden aylığı vardı. O aylığa güvenerek borç etmişti. Muhtesibin ölümünden haberi yoktu. Hâsılı onun borcunu kimse vermedi, yine o ölmüş olan muhtesip verdi. Nitekim demişlerdir: Ölüp rahatlaşan ölü değildir, Ölü, yaşadığı halde ölen kişidir