-
بر دو کون اسپ ترحم تاختیم ** پس عریض آیینهای بر ساختیم
- İki âleme de merhamet atını sürdüm de geniş bir ayna düzdüm.
-
هر دمی زین آینه پنجاه عرس ** بشنو آیینه ولی شرحش مپرس
- Her an bu aynadan elli düğün halkı doyar. Aynayı işit fakat nasıldır? Sorma!
-
حاصل این کزلبس خویشش پرده ساخت ** که نفوذ آن قمر را میشناخت
- Hâsılı Musa’da bu elbiseden nikap yaptı, yüzünü örttü. Çünkü o yay gibi parlak nurun tesirini anlamıştı.
-
گر بدی پرده ز غیر لبس او ** پاره گشتی گر بدی کوه دوتو
- Elbisesinden başka bir şeyden nikap yapsaydı sağlam ve yüce bir dağ olsa, hatta dağdan da sağlam bulunsa yine paramparça olurdu.
-
ز آهنین دیوارها نافذ شدی ** توبره با نور حق چه فن زدی 3080
- Tanrı nuru demir duvarlardan bile geçtikten sonra artık nikap ona ne yapabilir?
-
گشته بود آن توبره صاحب تفی ** بود وقت شور خرقهی عارفی
- O nikap, hararetli bir ârifin coşkunluk zamanındaki hırkasına benziyordu âdeta.
-
زان شود آتش رهین سوخته ** کوست با آتش ز پیش آموخته
- Kav, önce yakılır, alıştırılır da ondan sonra ateş alır.
-
وز هوا و عشق آن نور رشاد ** خود صفورا هر دو دیده باد داد
- O doğru yolu gösteren nurun aşkıyla Safura, iki gözünü de yele verdi.
-
اولا بر بست یک چشم و بدید ** نور روی او و آن چشمش پرید
- Önce bir gözünü kapatıp baktı, Musa’nın gözündeki nuru görünce o gözü uçtu, kör oldu.
-
بعد از آن صبرش نماند و آن دگر ** بر گشاد و کرد خرج آن قمر 3085
- Ondan sonra sabrı kalmadı, o gözünü de açıp baktı, öbür gözünü de o ayın uğruna harcadı.