-
گر پلیدی پیش ما رسوا بود ** خوک و سگ را شکر و حلوا بود
- Bir leş, bizce kötüdür, pistir ama domuzla köpeğe şekerdir helvadır.
-
گر پلیدان این پلیدیها کنند ** آبها بر پاک کردن میتنند
- Pisler, şu pisliklerini yapa dursunlar, sular da pisleri arıtmaya savaşır.
-
گرچه ماران زهرافشان میکنند ** ورچه تلخانمان پریشان میکنند
- Yılanlar zehir saçar, acılar bizi perişan eder ama,
-
نحلها بر کو و کندو و شجر ** مینهند از شهد انبار شکر
- Bal arıları dağlarda, kovanlarda, ağaçlarda baldan şeker ambarları doldurur.
-
زهرها هرچند زهری میکنند ** زود تریاقاتشان بر میکنند 35
- Zehirler, tesirlerini yapıp dururlar ama panzehirler de hemen o tesirleri gideriverir.
-
این جهان جنگست کل چون بنگری ** ذره با ذره چو دین با کافری
- Şu âleme baksan görürsün ki baştanbaşa savaştan ibarettir. Zerre, zerreyle âdeta dinin kâfirlerle savaşması gibi savaşır durur.
-
آن یکی ذره همی پرد به چپ ** وآن دگر سوی یمین اندر طلب
- Bir zerre sola doğru uçmaktadır, öbürü sağa doğru gidip arayacağını aramada.
-
ذرهای بالا و آن دیگر نگون ** جنگ فعلیشان ببین اندر رکون
- Bir zerre yücelere çıkmada, öbürü baş aşağı düşmede. Şöyle durur gibi görünürler ama onların savaşını bu durgunluk âleminde gör.
-
جنگ فعلی هست از جنگ نهان ** زین تخالف آن تخالف را بدان
- Onların fiilî savaşları, gizli savaşlarından ileri gelmededir. Bu aykırılığı gör de o aykırılığı anla.
-
ذرهای کان محو شد در آفتاب ** جنگ او بیرون شد از وصف و حساب 40
- Fakat güneşte mahvolan zerrenin savaşı, vasıftan, hesaptan dışarıdır.