آب خضرست این نه آب دام و دد ** هر چه اندر روی نماید حق بود
Bu, hayvanların içtiği su değil Hızır’ın içtiği Abıhayat. Onda ne görünürse doğrudur.
زین تگ جو ماه گوید من مهم ** من نه عکسم همحدیث و همرهم
Bu ırmağın dibinde görünen ay, ben ayım, ayın aksi değilim, seninle konuşan seninle yol arkadaşlığı eden benim der.
اندرین جو آنچ بر بالاست هست ** خواه بالا خواه در وی دار دست 3245
Bu suyun üstünde ne varsa diler onlara el at, diler, suyun içine vuran akislerine.
از دگر جوها مگیر این جوی را ** ماه دان این پرتو مهروی را
Bu suyu, başka sulara kıyas etme. Bu ay yüzlünün ışığına ay de.
این سخن پایان ندارد آن غریب ** بس گریست از درد خواجه شد کیب
Bu sözün sonu gelmez o garip muhtesibin derdi ile dertlendi, bir hayli ağladı.
توزیع کردن پایمرد در جملهی شهر تبریز و جمع شدن اندک چیز و رفتن آن غریب به تربت محتسب به زیارت و این قصه را بر سر گور او گفتن به طریق نوحه الی آخره
Tebriz Kethüdasının, o adamın borcunu bütün Tebrizlilere taksimi, pek az bir para toplanışı. O garibin, muhtesibin mezarına gidip mezar başında halini anlatması ve teveccüh yoluyla ona ahvalini bildirmesi
واقعهی آن وام او مشهور شد ** پای مرد از درد او رنجور شد
O adamın borç alışı halka yayıldı. Kethüda onun derdi ile dertlendi.
از پی توزیع گرد شهر گشت ** از طمع میگفت هر جا سرگذشت
Borcunu para toplayıp vermek üzere şehirde dolaşmaya her yerde hararetli hararetli o adamın halini anlatmaya başladı.
هیچ ناورد از ره کدیه به دست ** غیر صد دینار آن کدیهپرست 3250
Fakat bu dilencilikle o para dileyen adamcağızın eline ancak yüz altın girdi.
پای مرد آمد بدو دستش گرفت ** شد بگور آن کریم بس شگفت
Gelip adama hali anlattı. Adam, Kethüdanın iki eline yapışıp kalktı, onun delaletiyle o şaşılacak derecede ihsan sahibi olan Muhtesibin mezarına gitti.
گفت چون توفیق یابد بندهای ** که کند مهمانی فرخندهای
Dedi ki: bir kula Tanrı muvaffakiyet verir de kutlu bir adama konuk olursa