-
در قیامت بنده را گوید خدا ** هین چه کردی آنچ دادم من ترا
- Tanrı kıyamette kula “ Ne getirdin, sana verdiğim nimetlere karşılık ne yaptın?” der.
-
گوید ای رب شکر تو کردم به جان ** چون ز تو بود اصل آن روزی و نان 3260
- Kul der ki: Yarabbi sana can ve gönülden şükrettim. Çünkü o rızık ve ekmek, asıl bakımından sendendi.
-
گویدش حق نه نکردی شکر من ** چون نکردی شکر آن اکرامفن
- Tanrı der ki: hayır, sana ihsan edene şükretmediğin için bana da şükretmedin.
-
بر کریمی کردهای ظلم و ستم ** نه ز دست او رسیدت نعمتم
- Bir kerem sahibine zulmettin, sitemde bulundun. Halbuki onun yüzünden benim nimetlerime nail olmadın mı?
-
چون به گور آن ولینعمت رسید ** گشت گریان زار و آمد در نشید
- Hâsılı o garip de velinimetinin mezarına gelince ağlayıp inlemeye koyuldu.
-
گفت ای پشت و پناه هر نبیل ** مرتجی و غوث ابناء السبیل
- Dedi ki: ey her yoksulun dayandığı güvendiği zat. Ey himmeti umulan ey yolda kalanların imdadına erişen!
-
ای غم ارزاق ما بر خاطرت ** ای چو رزق عام احسان و برت 3265
- Ey rızıklarımız için gam yiyen bizi hatırlayan ey ihsanı, lûtfu, Tanrı rızkı gibi umumi olan!
-
ای فقیران را عشیره و والدین ** در خراج و خرج و در ایفاء دین
- Ey yoksullara aşiret ve ana baba olan ey onlara geçinmek harcanmak ve borçlarını vermek için ana baba gibi yardım eden!
-
ای چو بحر از بهر نزدیکان گهر ** داده و تحفه سوی دوران مطر
- Ey deniz gibi yakınlarına inci uzaklarına yağmur hediye eden!
-
پشت ما گرم از تو بود ای آفتاب ** رونق هر قصر و گنج هر خراب
- Ey güneş, sırtımız senin hararetinle ısınmıştı. Her köşkün parlaklığı sendendi, her yıkık yerin definesi sendin.