-
واحد کالالف در رزم و کرم ** صد چو حاتم گاه ایثار نعم 3275
- Sen mecliste de ihsan ve keremde de bir kişiydin ama bine bedeldin. İhsan esnasında yüzlerce Hatem’din âdeta.
-
حاتم ار مرده به مرده میدهد ** گردگانهای شمرده میدهد
- Hatem, cansız şeyi ölü gönüllü adama verir, sayılı birkaç ceviz ihsan ederdi.
-
تو حیاتی میدهی در هر نفس ** کز نفیسی مینگنجد در نفس
- Sense her solukta öyle bir hayat bağışlamadasın ki onun güzelliğini anlatmaya ömür yetmez.
-
تو حیاتی میدهی بس پایدار ** نقد زر بیکساد و بیشمار
- Sen, ebedî bir haya,t tükenmez ve sayılmaz altınlar bağışlarsın.
-
وارثی نا بوده یک خوی ترا ** ای فلک سجده کنان کوی ترا
- Ey gökyüzünün, civarına secde ettiği zat ! Bir huyuna bile mirasçı yok senin.
-
خلق را از گرگ غم لطفت شبان ** چون کلیم الله شبان مهربان 3280
- Lûtfun halka çobanlık etmede gam kurtundan korumada… Tanrı Kelim’i gibi, merhametli bir çoban hem de.
-
گوسفندی از کلیم الله گریخت ** پای موسی آبله شد نعل ریخت
- Tanrı Kelim’i çobanlık ederken sürüden bir koyun kaçmıştı. Musa peşine düştü koşmaya başladı çarıklarını çıkardı ayaklarının altı şişti kabardı.
-
در پی او تا به شب در جست و جو ** وان رمه غایب شده از چشم او
- Akşama kadar onu aradı. Koyun da gözünden kayboldu.
-
گوسفند از ماندگی شد سست و ماند ** پس کلیم الله گرد از وی فشاند
- Fakat nihayet koyun yorulup kaldı, Tanrı Kelim’i de onu yakaladı.
-
کف همیمالید بر پشت و سرش ** مینواخت از مهر همچون مادرش
- Merhametle arkasını, başını okşamaya anası gibi onu sevmeye koyuldu.