English    Türkçe    فارسی   

6
3330-3339

  • تو شدی سوی خدا ای محترم  ** پس به سوی حق روم من نیز هم  3330
  • Ey saygı değer zat, en Tanrı’ya gittin, bari ben de Tanrıya gideyim.
  • مجمع و پای علم ماوی القرون  ** هست حق کل لدینا محضرون 
  • Bütün devirlerde gelip geçenlerin toplandıkları yer, bayrağın dibidir, orası ne güzel bir topluluk yeridir. Tanrı “ Her şey tapımızda toplanır” der. Tanrı topluluk yeridir.
  • نقش‌ها گر بی‌خبر گر با خبر  ** در کف نقاش باشد محتصر 
  • Resimler ister haberdar olsunlar, ister olmasınlar, hepsi de ressamın elinde toplanır.
  • دم به دم در صفحه‌ی اندیشه‌شان  ** ثبت و محوی می‌کند آن بی‌نشان 
  • O nişansız Tanrı anbean onların düşünce sahifesinde bir şeyler yazar, yazdıklarından bir kısmını siler durur.
  • خشم می‌آرد رضا را می‌برد  ** بخل می‌آرد سخا را می‌برد 
  • İnsanı kızdırır, hoşnutluğu giderir, nekesliği getirir, cömertliği giderir.
  • نیم لحظه مدرکاتم شام و غدو  ** هیچ خالی نیست زین اثبات و محو  3335
  • Aklım fikrim, zihnim yarım lahza bile bu yazıyı bozmadan hali değil.
  • کوزه‌گر با کوزه باشد کارساز  ** کوزه از خود کی شود پهن و دراز 
  • Testici testi ile uğraşıp durdukça testi hiç kendiliğinden genişleyebilir, büyür mü?
  • چوب در دست دروگر معتکف  ** ورنه چون گردد بریده و متلف 
  • Tahta dülgerin elindedir. Yoksa nasıl olur da kesilir, yahut başka bir tahtayla birleşir?
  • جامه اندر دست خیاطی بود  ** ورنه از خود چون بدوزد یا درد 
  • Kumaş, bir terzinin elinde olmadıkça kendiliğinden nasıl dikilir yahut biçilir?
  • مشک با سقا بود ای منتهی  ** ورنه از خود چون شود پر یا تهی 
  • Su kabı, ey akıllı adam sakanın elindedir. Öyle olmasa kendi kendine nasıl dolar, boşalır?